Da Vinci’den Önceki Dahi: Şırnaklı El-Cezeri Ve Tarihin İlk Programlanabilir İnsansı Robotu

Da Vinci’den Önceki Dahi: Şırnaklı El-Cezeri Ve Tarihin İlk Programlanabilir İnsansı Robotu
Ortaçağ’ın en büyük mühendislerinden biri olan El-Cezeri’nin, tarihin ilk programlanabilir robotunu tasarlayarak bilim dünyasına sunduğu devrimci katkılar, sibernetik biliminin temellerini atmış ve yüzyıllar boyunca ilham kaynağı olmuştur.

El Cezeri, 1100'lü yıllarda bugünkü Şırnak'ın ilçesi olan Cizre'de yaşamış bilim insanı ve dahisidir. Ortaçağ’ın en büyük mühendislerinden biri olarak kabul edilen Cezeri'nin ilk robotu yapıp çalıştırdığı kabul edilir.

İslam coğrafyasının altın çağında yaşamış olan El-Cezeri, 1203 yılında ilk programlanabilir robotu tasarladı. Bu robot, aslında bir tekneydi. Teknenin üzerinde iki davulcu, bir harpçı, bir de flüt çalan 4 kişi bulunacak şekilde tasarlandı.

Dünyanın en eski programlanabilir mekanizması, 1478 yılında Da Vinci tarafından üretildiği düşünülüyordu. El-Cezeri’nin sonradan ortaya çıkan çalışmaları bu düşünceleri değiştirdi.

El-Cezeri’nin makinesi, eğlence gecelerinde kullanılmak, konukları eğlendirmek için tasarlanmıştı. Tekne bir gölde yüzerken, üzerindeki “robot” müzisyenler şarkılar çalıyorlardı.El-Cezeri, 1136 yılında Cizre’de doğmuş ve 1206 yılında yine Cizre’de hayatını kaybetmiş, İslam Altın Çağı’nda yaşamış bir bilim insanı, mucit ve mühendistir. Kendisi, fizik, mekanik ve sibernetik alanlarında önemli çalışmalar yapmış ve özellikle “filli su saati” gibi icatlarıyla tanınmıştır1.

El-Cezeri’nin hayatı ve eserleri hakkında detaylı bilgiler veren kaynaklar, onun çok dilli bir alim olduğunu ve Kürtçe’nin yanı sıra Arapça, Farsça, Türkçe ve Latince bildiğini belirtir. Ayrıca, Cezeri’nin etnik kökeni hakkında farklı görüşler bulunmakla birlikte, genellikle bir İslam bilgini olarak anıldığı kaydedilir.

Cezeri’nin en dikkat çekici çalışmalarından biri, 1203 yılında tasarladığı ve tarihin ilk programlanabilir robotu olarak kabul edilen su üzerinde müzik çalan otomatlar içeren bir teknedir. Bu tekne, eğlence amaçlı kullanılmış ve üzerindeki robot müzisyenlerle konukları eğlendirmiştir.

El-Cezeri’nin çalışmaları, robotik ve sibernetik biliminin temellerini atmış ve Leonardo da Vinci gibi Rönesans dönemi sanatçılarına ilham kaynağı olmuştur. Ayrıca, Cezeri’nin eserleri, mühendislik fakültelerinde derslerde anlatılmış ve Sanayi Devrimi’ne teknik yönden katkılar sunmuştur.

El-Cezeri’nin bilime katkıları, günümüzde halen kullandığımız ve aşamadığımız birçok mekanik sistemin temellerini atmış olmasıyla önemlidir. Onun eserleri, bilim ve mühendislik çevrelerinde saygıyla anılan ve çalışmaları üzerinde düşünülen bir kişilik olarak tarihte yerini almıştır.

El-Cezeri, bugün sibernetik olarak bilinen bir bilim dalının kurucuları arasında gösteriliyor. Makinelerde ve canlılarda kontrol sistemleri ve iletişim mekanizmalarını inceleyen bir bilim dalı olan sibernetik, bu topraklarda yaşamış bir alimin ellerinden çıkıyor.

el-cezerie.jpg

CEZERİ KİMDİR?

13. yüzyılın büyük mühendisi Cezeri, evrensel bilim tarihinin görkemli dehalarından biridir. Birkimi, icatları, bakış açısı ve mühendislik felsefesi itibariyle unutulmaz bir bilim insanı olan Cezeri, elliden fazla makine ve aracın teknolojik tasarımlarını yapmış ve bu makineleri teorik planlamada bırakmayıp üretmiş ve çalıştırmıştır. Bilimsel ve pratik mirası 21. yüzyıl dünyası için hala güncel ve ilgi çekicidir. Özellikle zaman kullanma ve yönetme biçimine odaklanmış makineleri ile kendisinden sonraki birçok doğulu ve batılı mekanisyene ilham vermiştir.

Tam adı Bedi‘uz-zemân Ebû el-‘İzz b. İsmaî‘l b. el-Rezzâz el-Cezerî olan, Diyarbakır (Amid) yöresinde Artuklular döneminde 1200 yılı dolaylarında yaşamış bir mühendistir. Artuklu Sarayında kesintisiz 25 yıl (1181-1206) saray mühendisi görevini sürdürmüş olan Cezeri, Helenistik dönemde Pnömatik ve İslam Medeniyetinin gelişmiş döneminde Hiyel olarak bilinen bir geleneğin güçlü bir temsilcisidir. Günümüzde Cezeri, tüm ortaçağın en önemli mühendisi olarak kabul edilmektedir. Makinelerinin önemli bir kısmını kısaca Kitab-ül Hiyel olarak bilinen ama asıl adı Kitâb el-câmi‘ beyn el-‘ilm ve el-‘amel en-nâfi’ fi sınâa’ti’l-hiyel isimli eserinde Artuklu hükümdarı Nasireddin Mahmud’un (1200-1222) isteği üzerine toplamıştır. Kitabın tam ismi “Mekanik Biliminde Bilgi Ve Uygulamanın Bağdaştırılması” olarak çevirilebilir. Kitabını 1206 yılında yazdığı bilinse de, Cezeri’nin ölüm ve doğum tarihleri hakkında elimizde kesin bir bilgi yoktur. Diyarbakır yöresinde yaşamış olan Cezeri, Fırat ve Dicle arasında bulunan bölgeye el-Cezire (ada) dendiği için El Cezeri lakabını kullanmıştır.

Cezeri'nin Eseri ve Tanınma Süreci

Cezeri, en eski tarihli nüshasına göre 1206 yılında veya daha öncesinde tamamladığı kitabında su saatleri, mum saatleri, ziyafetlerde kullanılan kaplar ve ibrikler, el yıkama ve abdest alma aparatları, kan almada kullanılan ölçme aletleri, otomatik müzik düzenekleri, çeşitli robotlar, zamanın tarım devriminde çok etkili olan su terfi araçları, su pompalarını çalıştıran makineler, fıskiyeler, sürekli kaval sesi çıkaran tertibatlar ve başka çeşitli aletler ile metal döküm tekniğinden bahsetmektedir. Kitap, mühendislik uygulamalarıyla ilgili olarak bugüne ulaşan en eski el yazmalarından biridir. Bu kitapta açıklanan makine ve araçların her biri önemli bir icat olmakla birlikte, kitabın kendisi de sanat değeri olan renkli resimleri ve anlatım tarzıyla başlı başına önemli bir sanat eseridir.

Cezeri’yi önce Avrupalılar tanımış ve üzerinde çalışmışlardır. Eseri ilk tanıtan Prof. Eilhard Wiedemann (1852-1928), geçen yüzyılın başında yardımcısı mühendis F. Hauser ile birlikte, İslam bilim tarihinin birçok konusunda olduğu gibi bu kitaptaki araç ve makineler hakkında da çok sayıda makale yazmıştır. Wiedemann, araçları bazı teknik resimler çizerek de anlatmıştır. Peşinden Carra de Vaux, “Les Peunseur de L’İslam” isimli kitabında bu eserden övgüyle bahsetmiştir (1921). Bunları başka Batılı bilginler de takip etmiştir. Böylece Cezeri’nin sibernetik biliminin kurucusu ve robot yapan ilk bilgin olduğu, eserinin Rönesans öncesi ortaçağdan günümüze intikal edebilen en önemli mühendislik kitabı, teknoloji ve otomasyon tarihinde bir dönüm noktası olduğu hem Batılılar hem de İslam dünyasınca anlaşılmıştır.

Ülkemizde bu eserden ilk defa ünlü tarihçi İbrahim Hakkı Konyalı (1896-1984), “Tarih Hazinesi” dergisinde (1951), daha sonra da Diyarbakır’da çıkan “Kara Amid” dergisinde (1972) bahsetmiştir. Konyalı; makalelerinde Wiedemann’ın bu makinelerden birkaç tanesini yaptığını ve bunların Almanya’da Erlangen Üniversitesi’nde bulunduğunu da yazmıştır. “Mühendis ve Makina” dergisinde Ş. Er (1967) ve Hıfzı Gündem’in (1968) yazıları da Konyalı’ya atfen aynı bilgileri veriyor. Daha sonra Dr. Toygar Akman’ın TÜBİTAK’ın “Bilim ve Teknik” dergisinde yayınlanan makaleleri zamanın genç okuyucuları üzerinde önemli tesir bırakmıştır (1973, 1974, 1976).

Donald R. Hill, Cezeri hakkında günümüze kadar en önemli çalışma olan, eserin Arapça aslından İngilizceye çevirisini, “The Book of Knowledge of Ingenious Mechanical Devices” adlı kitapta kendi açıklamalarıyla birlikte yayınlayana kadar (1974), Cezeri’nin Batı bilim çevrelerinde bilindiği kadar ülkemizde bilinmediği açıktır. Donald R. Hill bu yayınından sonra da 1976’da kitapta anlatılan su saatlerinden birini yapmış ve bu saat Londra Bilim Müzesinde sergilenmiştir. Bu arada Kasım Ecnebi ve Ahmed El Hasan, eseri 4 nüshasıyla karşılaştırmalı olarak yayınlamıştır. (1979). Bunları, bilim tarihçisi Prof. Dr. Kazım Çeçen’in İ.T.Ü.’de yapılan bir kongredeki bildirisi (1981), üniversitesinde bu aletlerden birinin çalışır vaziyette bir modelinin yapılmasını ve bu kongrede sergilenmesini sağlaması ile diğer konferans ve makaleleri takip etmiştir. Bundan sonra da Prof. Dr. Atilla Bir, çoğu Y. Müh. Mahmut Kayral’la birlikte, eser hakkında farklı dergilerde, çoğu da “Otomasyon” dergisinde olmak üzere çok sayıda makale yayınlamış ve kongrelerde tebliğler sunmuştur. Böylece bu isimler Cezeri hakkında en fazla sayıda makale yayınlayan bilim adamlarımız olmuşlardır.

Nihayet Kültür Bakanlığı, eserin bilinen en eski nüshasının (1206 tarihli) tıpkıbasımını yayınladı (1990). Bu arada Prof. Sadettin Ökten, İslam Ansiklopedisinde Cezeri maddesini yazdı (1993). Bunlardan sonra T.T.K.; Sevim Tekeli, Melek Dosay ve Yavuz Unat’ın, konuyla ilgili bilgilerin tarihi gelişimi ve bazı teknik açıklamalar da bulunan çevirilerini yayınladı (2002). İslam Bilim Tarihi dalında, en hacimli eser veren Türk bilgini Prof. Dr. Fuat Sezgin de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce yayınlanan “İslamda Bilim ve Teknik” adlı başka bir eserinde Cezeri’nin yaptığı bazı araçları da tanıtmıştır. Bu araçların bazılarının maketleri, kurduğu İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi’nde (Gülhane Parkı) sergilenmektedir.

Eser hakkında en geniş çalışma ise Türkiye’de yayınlandı. Kitabın tüm araçlarını tam detaylı bir şekilde, metin ve görselleri analiz ederek modern mühendislik bilgisine açık olarak izah eden bu son çalışma 2015 yılında Durmuş Çalışkan tarafından yapılmıştır. Yaklaşık 15 yıllık bir çalışmanın ardından Cezeri’nin Olağanüstü Makineleri: Kitab’ül Hiyel adıyla basılan bu yayında, Şükran ve İhsan Fazlıoğlu’nun çevirdiği orijinal metine ek olarak, Çalışkan tarafından tüm araçların tasarımları çözülerek mühendislik izahları yapılmış ve Cezeri’nin makinelerinde karanlıkta kalan bir husus bırakılmamıştır.

Cezeri’nin eserinin, burada bahsedemediğimiz çalışmalar da göz önüne alındığında bugün artık epeyce bilindiği görülmektedir. Eserin halen14 Arapça, 2 Farsça, 1 de Osmanlıca yazılmış 17 tane el yazması nüshası bulunmaktadır. Zamanına ve sonrasınagöre birinci derecede önemli mühendislik bilgilerini yazılı, çizili ve uygulanmış olarak günümüze ulaştırması, makine yapımı, otomatik kontrol, sistem mühendisliği ve robot teknolojisinin tarihi gelişimine ışık tutması bakımlarından bu eserin önemitam olarak anlaşılmıştır.

Kaynak:Haber Merkezi

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.