İL MÜFTÜSÜ AHMET DİLEK İLE RAMAZAN SOHBETLERİ
Yaptığımız ibadetlerin hikmet ve gayelerinin birisi nefsi tezkiyedir. Yani insanı terbiye etmek, bütün imkan ve kabiliyetlerini hayra, iyiye yöneltecek hale getirmektir.
Tuttuğumuz Oruç da insanın Allah’a itaat ve teslimiyetle bağlandığı ve bu sayede azim ve iradesinin güçlendiği bir ibadettir. Oruç, Allah’ın ihsan ettiği nimet ve faziletleri tercih ederek bedeni arzuları yenmek ve nefsi baskılara “dur” demektir. Orucun esas gayesi, insanlara nefsi ve bedeni arzularını yendirerek irade ve şahsiyetini güçlendirmek ve böylece ahirette müjdelenen nimetlere nail olmaktır.
Oruç, beden ve ruh dengesini sağlayan en kolay ve pratik bir ibadettir. İnsan, beden ve ruhtan meydana gelen bir varlıktır. İnsan, varlığını meydana getiren bu iki unsurdan biri lehine veya aleyhine dengesi bozacak olursa, mutlaka huzursuz olur ve bu rahatsızlığı daima hisseder. İşte oruç, beden ve ruh dengesini sağlayan en kolay ve pratik bir ibadettir. İnsan hem ruh hem beden dengesini sağlayan bu muazzam ibadet, önceki ümmetlere farz kılınmış, biz Müslümanlara da hicretin 2. yılında İslam’ın beş esasından biri olarak farz kılınmıştır. Öyleyse, önceki ümmetlere ve biz müslümanlara farz kılınan bu ibadetin hikmet ve fazileti nedir?
Bu konuda Allah Rasulü (sav)şöyle buyurmuştur: "Ademoğlunun her ameli katlanır. Ameller en az on misliyle yazılır, bu yedi yüz misline kadar çıkar.
Allah Teâla şöyle buyurmuştur: "Oruç bunun dışındadır. Çünkü o sırf benim içindir, onu ben mükâfatlandıracağım. Kulum benim için şehvetini, yiyeceğini terk etti.
"Oruçlu için iki sevinç vardır: Biri, orucu açtığı zamanki sevincidir, diğeri de Rabbine kavuştuğu zamanki sevincidir.”
"Cennette Reyyân denilen bir kapı vardır. Kıyamet gününde oradan sadece oruçlular girer. Oruçlular nerede? diye sorulur. Onlar da kalkarlar. Oruçlular girince artık kapı kapanır, kimse oradan giremez.”
"Kim Allah yolunda bir gün oruç tutsa, Allah onunla ateş arasına, genişliği sema ile arz arası kadar olan bir hendek koyar."
Ebu Ümâme (ra.) anlatıyor:"Ey Allah'ın Rasûlü dedim, bana öyle bir amel emret ki yaptığım takdirde Allah beni onunla mükâfatlandırsın.” Rasulüllah şöyle buyurdu: “Sana orucu tavsiye ederim, zira onun bir eşi yoktur.”
Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: "Kıyamet günü oruç ve Kur'an kişiye şefaatçi olurlar. Oruç:-Ya Rabbi, ben onu gündüzleri yemekten ve zevklerinden alıkoydum. Şimdi beni ona şefaatçi kıl, der. Kur'an:-Ya Rabbi, ben onu gece uykusundan alıkoydum. Şimdi beni ona şefaatçi kıl, der. Her ikisi de şefaat eder.” Oruçlunun Duası Makbuldür. Rasulüllah buyurdu ki:“Üç kişi vardır ki duaları reddedilmez: 1. Adil imam, 2. İftar yapan oruçlunun duası, 3. Zulme uğrayanın duası. Allah, mazlumun duasını bulutların üzerine çıkarır ve onlara sema kapıları açılarak “İzzetime yemin olsun ki! Vakti uzasa da, duanı mutlaka kabul edeceğim.” buyurur.
Oruç ayı Ramazan, insanların kendilerini hesaba çekmeleri, hatalarını fark etmeleri ve günahlarından tevbe edip Allah’a dönmeleri için bir fırsattır. Bu mübarek ayda Allah’ın ibadet olarak emrettiği oruç, insana inandığını yapma ve yaşama iradesini kazandıran ruhi ve nefsi bir eğitimdir. Hakkıyla eda ettiğimiz zaman Allah’ın rızasına ulaştırır. Müslüman olarak her birimiz, ramazan ayının kıymetini ve faziletini idrak ederek bu müstesna ayı dolu dolu değerlendirmeli, mükafatı Reyyan kapısından cennete girmek olan oruç ibadetinin de önemini kavrayıp hakkıyla eda edip Allah’ın mükafatına nail olmalıyız.
Bu kadar feyizli ve bereketli bir ay ve ibadet yılda bir sefer geldiğine göre, avucumuzdan kaçırmayalım.
Selam ve Dua ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.