İlk ve ortaokulda okulların açılımsıyla birlikte
almış olduğum ders kitaplarını ciltlerken kitapların
içini açıp kitapların arasından gelen kokuyu
anımsadım az önce.
‘’1990'lı dönemlerde olanlarımız bilir.’’
Yeni kitapların kokusu çok güzeldi. Şu anki
döneme baktığımda, her ne hikmetse; şu an basılan kitapların hiçbirinde o kokuyu alamıyorum. Modern kapitalizmin koku duyumuza kadar indiğini hiç düşünmemiştim.
Yarın sabah aynanın karşısına geçip kendimi inceleyeceğim. Belki beni bile yapay hale
getirmiş ve ben bunun farkında değilimdir.
"Kim bilir?"
Bu kokuyu en son ortaokul 2. Sınıfta
hissetmiştim. Erol TAŞ’a benzeyen, ismi de Erol olan bir edebiyat öğretmenimizin kitabımı ciltlemediğim için attığı fırçadan sonra ciltlediğim son kitap olmuştu. Kitabı sınıfta sesli okurken işaret parmağımla okuduğum yeri kaçırmamak ise Erol hocamdan yediğim fırçalara yenisini eklenmişti.
Az önce yeni bir ders kitabı alıp işaret
parmağımı üzerinde biraz gezdirip parmağıma
yapışan kokunun kitap kokusu olmasını ümit
ederken, son çıkan siyah renge boyanmış ve
malzemeden çalındığı için tadı ve kokusu dahi
değişen "malbora touch" sigarasının kokusu geliyordu. Kokudan sonra bir sigara daha yaktım. Her nefeste o eski kitapların kokusunu aradım. Birde Erol hocamın fırçalarını...