Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, afet tehlikesine karşı yerleşim alanlarının doğru seçilmesi ve yapılaşmaya gidilecek alanlardaki riskin belirlenmesine yönelik çalışmalar kapsamında Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü tarafından Diyarbakır dahil 23 ilde mikrobölgeleme etütleri yapıldı.
Bakanlık, 6 Şubat depremleri sonrası Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Malatya, Osmaniye Diyarbakır, Adana, Şanlıurfa, Kilis, Van, Erzurum, Manisa, Karabük, Düzce, Kocaeli, Bolu, Bingöl, Kayseri, Denizli, Burdur, Kütahya, Çorum, Kırşehir illerinde yaklaşık 200 bin hektarlık alanda mikrobölgeleme çalışmalarının tamamlandığını duyurdu.
Heyelan ve kaya risk bölgeleri tespit ediliyor
Afetlere dirençli şehirlerin kurulmasını sağlayacak mikrobölgeleme çalışmalarından biri de Tunceli’de devam ediyor. Aktif fay zonları üzerinde bulunan ve 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerde de bin 700 yapının ağır hasar gördüğü Tunceli’de, 6 bin 200 hektarlık alanda mikrobölgeleme çalışmaları yürütülüyor. 8 noktada yapılan çalışmaların sonucunda, ilçelerdeki afet tehlikeleri belirleniyor. Heyelan ve kaya düşmesi riski olan bölgelerin sınırları tespit ediliyor.
Bakan Kurum: “Yapı stokunu da güçlendiriyoruz”
Tunceli’deki çalışmalardan görüntüleri sosyal medya hesabından paylaşan Bakan Murat Kurum, “Afetlere dirençli şehirler için riskli bölgelerde mikrobölgeleme çalışmalarıyla güvenli yerleşim alanlarını belirliyoruz. Bir yandan da TOKİ ile yeni binalarla yapı stokumuzu güçlendiriyoruz” dedi.
'Sınırlar net olarak tespit ediliyor'
Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü Yer Bilimsel Etüt Dairesi Başkanı Ayşe Çağlayan ise mikrobölgeleme etüt çalışmalarına ilişkin şu bilgileri verdi:
“Özellikle yerleşim alanlarını etkileyen ve ülkemizde en önemli aktif fay zonları olarak bildiğimiz Kuzey Anadolu Fay Zonu, Doğu Anadolu Fay Zonu, Batı Anadolu Fay Zonları ile Diri Fay Haritası’nda belirtilen fayların etkilediği yerleşim alanlarında mikrobölgeleme etüt çalışmaları yürütüyoruz. Sondaj, jeofizik ve aktif faylara yönelik paleosismolojik çalışmaları ile pek çok farklı laboratuvarda yapılan çalışmalarla yerleşim alanlarındaki afet tehlikelerini belirliyoruz. Bu sayede yerleşime uygun alanlar ile uygun olmayan alanların sınırlarını net olarak tespit etmiş oluyoruz.”