Şırnak'ta terör örgütü PKK'nın 1980 ve 1990'lı yıllardaki saldırıları nedeniyle Ezidilerin terk etmek zorunda kaldığı İdil ilçesinin 99 haneli Mağara köyünde, sağlanan huzurla yaşam yeniden başlıyor. İçişleri Bakanlığı’nın ‘Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi’yle, Şırnak Valiliği ve İdil Kaymakamlığı da köyün Almanya, Belçika ve Hollanda’da yaşayan sakinleriyle iletişime geçti. Huzurun sağlandığı ve terörden arındırılan köye geri dönmeleri için yapılan davet üzerine ilk etapta 5 aile, geri dönmeyi kabul etti. Köyde valilik ve kaymakamlıkça, tarihi dokuya zarar verilmeden restorasyon, yol, elektrik, içme suyu ve kanalizasyon hattı çalışmaları yapılıyor. Tarihi dokunun korunması amacıyla köyün içerisine Valilik ve Kültür Varlıkları Koruma Vakfı tarafından yeni yapı yapılmasına izin verilmedi. Yeni ev yapmak isteyenlere, köyün yakınlarında imara uygun yeni bir alan belirlenecek. Köyde yaşayanlar, 1940 yılına kadar köyün ismini aldığı mağaralarda yaşam sürdü. Daha sonra mağaraların üzerine tarihi yapılar inşa etmeye başladı. Köydeki çoğu evin altında metrelerce uzunlukta mağara bulunuyor. Tarihi özellikleri olan köyü bu yıl 2 bin yerli ve yabancı turist ziyaret ederken, valilik de yapılacak yeni projelerle köyü ziyaret edecek turist sayısını artırmayı planlıyor.
‘AVRUPA’DAN10 BİN YIL ÖNCE BU TOPRAKLARDA YERLEŞİM VARDI’
Şırnak Valisi Osman Bilgin, beraberinde İdil Kaymakamı Refik Özsoy, Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Yusuf Ziyaeddin Cavlak, İl Emniyet Müdürü Cemal Dalman, İl Jandarma Komutanı Albay Murat Bozkurt, İl Kültür ve Turizm Müdürü İrfan Tekin ile birlikte, köyde yapılan çalışmaları yerinde inceledi. Köydeki vatandaşlar ile görüşen Vali Bilgin, yapılan çalışmalar hakkında bilgi aldı.
Yaptığı incelemelerin ardından açıklamalarda bulunan Vali Bilgin, Avrupa’dan 10 bin yıl önce bu bölgelerde yerleşimin olduğuna dikkat çekerek, “Bu gördüğünüz alan Şırnak için, bizim için, insanlık için önemli. Çünkü bu topraklar insanlığın yeşerdiği topraklar. Mezopotamya. İnsanlık bu topraklarda kendini yenilemiş ve yerleşik hayata geçmiş. Avrupa’dan 10 bin yıl önce bu topraklarda yerleşim vardı. Bu topraklar Hz. Nuh’un bu bölgeye gelmesi ile birlikte insanlığın yeniden doğuşunun olduğu topraklar. Avrupa buzul çağını yaşarken bu topraklar medeniyeti yaşıyordu ve bu topraklarda insanlar farklı dinlerde özgürce yaşamlarını sürdürüyorlardı. Bugün de aynı şekilde özgürce yaşamlarını sürdürüyorlar. Burada Ezidi vatandaşlarımız yaşamlarını sürdürüyorlar. Hemen yanı başımızda Haberli köyünde Süryani vatandaşlarımız, onun yanında Karalar beldemizde ise Müslüman vatandaşlarımız yaşıyor. Burada her din özgürce yaşıyor. Biz Anadolu’daki vatandaşlarımızın özgürce yaşamaları için mutlaka köylerine geri dönmelerini, köylerini sahiplenmelerini özgürce yaşamlarını sürdürmelerini istiyoruz” dedi.
‘3-5 SENE İÇİNDE GECELİĞİ 1000 DOLARA ODA SATACAKLAR'
“Bu köyün diğer köylerden farkı şu; o köylerimizde ya vatandaşlarımız ayrılırken ya da doğal ve çeşitli nedenlerle binaları yıkılmış. Buradaki köye baktığımızda ise doğal yapı bozulmamış ve olağanüstü bir yapı var" diyen Vali Bilgin, şöyle devam etti:
"Bu dağların altları mağara doludur. Burada 3 kilometre boyunca mağara evler var burada. Mağara adını da buradan alıyor. Burada 3-5 sene içerisinde geceliği 1000 dolara oda satacaklar. Bazı çiftler buraya balayı için gelecekler. İnsanlar geceleri burada konaklayacaklar. Bu köy dini esasları gereği ölüye ve ölünün arkasından çok saygı duyan bir kültürleri var. Mezarlıkları olağanüstü. Buradaki Ezidi vatandaşlarımızın tamamı cenazelerini Almanya’da ya da başka bir yerde bırakmıyorlar. Buraya getirip defnediyorlar. Biz burada çok işler yaptık. Buranın elektriğini, suyunu, altyapısını, yolunu, duvarlarını, doğal taşlar ile yaptık. Yeni yapılan evlerde Kültür Varlıkları Koruma Kurulu'ndan izin alacaklar. Yeni evleri bu alanda yaptırmayacağız. Yeni ev yapmak isteyen vatandaşlar için de yeni imar planı yaptık. Köyün aşağısında ev yapacaklar. İnsanlar hem bu doğayı koruyacaklar hem kimliklerini koruyacaklar hem dinlerini koruyacaklar. Kısacası biz onlara hizmet yapıyoruz. Karşılıklı saygı esasına göre sonsuz bir özgürlük alanı sağlıyoruz. Bunu neden yapıyoruz? Maalesef bugün Türkiye Cumhuriyeti aleyhine farklı güçler, Irak’ın ve Suriye’nin içerisinden Süryani ve Ezidi vatandaşlarımızı kullanarak, sanki ülkemizde din özgürlüğü yokmuş gibi algı yaratarak ülkemizi bir baskıcı rejimmiş gibi gösteriyorlar. Bu kesinlikle yanlıştır. Biz başkaları gibi başkasının dini kitabını, İncil'ini yakmıyoruz. Biz onların kendi dini esaslarına göre ölülerini defnetmelerine engel olmuyoruz veya kiliselerinde ibadet yapmalarına asla engel olmuyoruz. Biz vatandaşımızın özgürlüğünün kısıtlandığı ile ilgili de en ufak bir konuda sıfır tolerans ilkesini oluşturuyoruz. Burada 99 eski bina var. Bu alanda yeni yerleşimi yasaklıyoruz. Bu alanın tamamen tarihi dokusunu koruyoruz. Nevşehir, Ürgüp, Göreme gibi yapıyoruz.”
’47 KÖYDEN 31’İ YERLEŞİME HAZIR’
Kentte 47 kapalı köy olduğunu, bunların 31'inin şu anda yerleşime uygun hale getirildiğini belirten Vali Bilgin, “Şu anda 47 kapalı köyümüz var. Aslında bunlar kapalı değil. İnsanların bu terör olayları nedeniyle yerleşime ara verdikleri, daha önce ayrılmak zorunda kaldıkları. Dolayısıyla bazı hizmetlerin gitmediği için vatandaşlarımızın dönemediği köylerdir. Biz bunların 31’ini hemen şimdi açtık. İsteyen vatandaşımız, istediği zaman gelip oturabilir. Biz onlara hem elektrik hem yol hem de su hizmetini sağlıyoruz” dedi.
‘KENDİMİ GÜVENDE HİSSEDİYORUM’
Almanya'da yaşayan Nusrettin Genç (67), 1980’li yıllarda yaşanan terör saldırıları nedeniyle göç etmek zorunda kaldıklarını belirterek, “Devlet bize çok imkan verdi. Sayın valimiz, kaymakamımız bize yardımcı oldular. Elektriğimizi, suyumuzu, kanalizasyonumuzu yaptılar. Hepsi yer altında. Avrupa standardına göre yapmışlar. Sağ olsunlar. Şimdi bir korku da yok. Serbestiz. Ömrümü hep gurbette geçirdim. Daha da gurbette yaşamak istemiyorum. Şimdi köyde yaşamak istiyorum. Kalan ömrüm varsa köyde geçirmek istiyorum. 5-10 ailemiz daha var hazırlığımızı yapıyoruz onlar da gelecekler. Köyün gerisi de inşallah yakında gelecekler. Çok mutluyuz. Şimdi burada Süryaniler, Sünniler, Ezidiler var. Kardeş gibi yaşıyoruz. Öyle bir ayrım yok. Eskiden de yoktu aslında. Şimdi kendimi güvenli hissediyorum. Şu an köyde kendimi evimde gibi hissediyorum. Korku yok, hiç korkmaya gerek yok. Devlet arkamızda. korkacak bir şey yok. Bizim köylülerimiz de gelsinler. Onlara yalvarıyorum gelsinler. Köyünüze sahip çıkın. Böyle güzel bir köyü boşaltmayalım. Ölülerimizi buraya getiriyoruz. Yani biz bu ölülerimizi mi bırakalım? Bülbülü altına kafese koymuşlar, ah memleketim demiş” dedi.
‘YENİDEN DÜNYAYA GELMİŞ GİBİYİM’
Almanya’da yaşayan Gazel Genç ise, “40 senedir oraya gittik. 8 çocuğum var. Biz buraya tekrar geldik. Ev yapıyoruz. İlk biz yaptık. Burası bizim toprağımız, yerimiz. Almanya’da ölenlerimiz varsa üzerinden 20-30 sene de geçse cenazemizi buraya getiriyoruz. Burası bizim köyümüz, taşımız toprağımız, mecbur seveceğiz. Buraya geldiğimde, sanki yeniden dünyaya gelmiş gibiyim. Buraya geldim, köyümüzü, mezarları gördüm. Almanya’ya gitmek istemiyorum. Burası daha iyi, daha güzel. Devletimiz sağ olsun hep yardım ediyor bize. Bizim köyümüzü güzel güzel yapıyorlar. Önceden buraya gelemiyorduk. Şimdi onların sayesinde geliyoruz. Kendimizi çok güvenli hissediyoruz” diye konuştu.