Son günlerde asgari ücret artışlarından sonra gerek kamuoyunda gerekse siyasi arenada en çok konuşulan şeylerin başında memur, memur emeklisi, işçi emeklisi ve Bağkur emeklisinin maaşlarına yapılacak zamlar geliyordu. Herkes TÜİK’in yeni yılda açıklayacağı Aralık ayı enflasyon rakamına odaklanmıştı. Evet bu açıklandı ve aylık enflasyon 1.18, yıllık enflasyonda bir önceki aya oranla düşüş göstermiş yüzde 80’lerden yüzde 64’lere gerilemişti. Çokmu şaşırdık? hayır. Çünkü zamlar açıklanacaktı. Oysa bu kesimlerin beklentisi ve siyasilerin açıklamasına bakıldığı zaman beklenti enaz asgari ücrete yapılan zam oranı kadardı. Neden mi? Çünkü daha birkaç yıl öncesine kadar en düşük emekli maaşları asgari ücretin enaz iki katıydı. Fakat şimdi yarısının bile altına inmişti. Ne mi oldu? Dağ fare doğurdu ve enflasyon rakamlarının üzerine çalışanlarda yüzde 9, emeklilerde ise yüzde 10 zam yapıldı. Durum böyle olunca daha önce asgari ücretin iki kayı olan maaşlar rakibine yetişemedi bile.
Peki gerçekten enflasyon rakamının sokakta hissedileni yüzde 64 müydü? Kesinlikle öyle değil hatta neredeyse iki katına tekabül edecek oranlara gelmişti. Sadece bu mu? Zam oranı açıklandığında bir sendika temsilcisinin avuçları patlarcasına alkışlaması da cabası.
Şimdi ne olacak? derseniz. Aha onun cevabını inan ne emekliler, ne çalışanlar, nedi de ben biliyorum.
Kemerlerde sıkılacak delik, evlerde yaşanacak takat kalmadığını konuşan her emekli dile getiriyor. Bu durumda ben de, bizde, milyonların mağduriyetinin devam ettiğini ve edeceğini görüyoruz. Nokta…