MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 28. Dönem TBMM’nin 4. Yasama Yılı ilk grup toplantısında, 27 Şubat’ta İmralı’dan yapılan çağrıyla PKK’nın 12 Mayıs’ta silah bıraktığını ve örgütsel varlığını lağvettiğini ancak SDG/YPG’nin bu çağrıya uymadığını belirtti. “PKK’nın kurucu önderliği SDG/YPG’ye direkt aynı mahiyet ve muhtevada bir çağrıda bulunarak, Şam yönetimiyle imzalanan 10 Mart mutabakatına uyulmasını istemelidir” diyen Bahçeli, “Silah varsa siyaset yoktur” ifadelerini kullandı.
"PKK’NIN KURUCU ÖNDERLİĞİ SDG'DEN MUTABAKATA UYULMASINI İSTEMELİDİR"
Millet olmak demek; mihnet ve melanete yüz çevirmek, kültür, demokrasi ve tarih sacayağında bayraklaşmak demektir. Türk’üyle Kürt’üyle, Alevi’siyle Sünni’siyle Türk milleti çok şükür bunu başarmıştır. Kürt kardeşlerim terörün en fazla ceremesini çeken, bedelini en çok ödeyen, ağır sonuçlarına ziyadesiyle katlanan hazin ve hüzün dolu bir maziye sahiptir. Bu maziyi parlak bir gelecekle tamir ve telafi etmek öncelikli sorumluluğumuzdur.
Eğmeden bükmeden söylemeliyim ki, PKK’nın kurucu önderliği elini taşın altına koymuştur. 27 Şubat Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın hitamında PKK 12 Mayıs’ta silah bırakmış ve örgütsel varlığını lağvetmiştir. 11 Temmuz’da bir grup PKK’lı silahlarını yakmıştır. Ne var ki Suriye’nin kuzeydoğusunda tesir alanı bulunan SDG/YPG henüz silah bırakmamış, 27 Şubat İmralı çağrısına riayet etmemiştir. Halbuki İmralı’nın çağrısı PKK’nın yanı sıra bölücü terörün tüm bileşenlerini kapsamaktadır. En azından bizim anladığımız böyledir, yorumumuz bu doğrultudadır.
Beklentim şudur: PKK’nın kurucu önderliği SDG/YPG’ye direkt aynı mahiyet ve muhtevada bir çağrıda bulunarak, Şam yönetimiyle imzalanan 10 Mart tarihli mutabakata uyulmasını istemelidir.
Esad rejiminin devrilmesinden sonra ilk kez yapılan Halk Meclisi seçimlerinin demokratik istikrar içinde yeni dönemin, yeni siyasi ve toplumsal mekanizmanın ağırlık merkezi olması yönünde fikir birliği hasıl olmuşken; Rakka, Haseke ve Süveyda’nın bunun dışında kalması 10 Mart Mutabakatının ruhuyla çelişmektedir.
Gerekirse Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda görev yapan milletvekillerinden bir grup İmralı’ya giderek yüz yüze görüşme sağlamalı, mesajlar ilk ağızdan alınmalı ve kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Bunda çekinilecek bir husus görmüyorum. Bizi bağlayan açıklama 27 Şubat İmralı açıklamasıdır. Bu açıklamanın güncellenerek daha detaylandırılması ve çerçevesinin genişletilmesi hayırlı gelişmelere yol açacaktır."