11 Temmuz'da Kuzey Irak'ta silahları yakan PKK, 25 örgüt üyesinin katıldığı bir basın toplantısı düzenleyerek Türkiye'den tamamen çekildiğini duyurdu.
PKK'nın bu tarihi hamlesi kamuoyunda geniş yankı uyandırırken DEM Parti'den konuyla ilgili ilk açıklama geldi. DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan tarafından yapılan açıklamada "Bu adım barış yolundaki adımın en kararlı iradesidir. Yeni bir döneme en güçlü çağrıdır. Bu sadece geri çekilme değil, geleceğe doğru atılan bir adımdır. Geleceği kazanma adımıdır" ifadeleri yer aldı.
"TÜRKİYE'NİN HER KARIŞ TOPRAĞI BÜYÜK BEDELLER ÖDEDİ"
DEM Partili eş başkanlar tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı; "Bugün Türkiye tarihinin akışını değiştirebilecek bir andayız. Demokrasiden ve yaşamdan yana olan herkesin emeği ile bu an oldu. Uzun bir yürüyüşün kritik dönemecine büyük umutlarla gelmiş bulunuyoruz. Türkiye'nin her karış bir toprağı büyük bedeller ödedi. Yakın dönemde yitirdiğimiz Sırrı Süreyya Önder şahsında barış yolunda yitirdiğimiz bütün yol arkadaşlarımızı yad ediyorum. Cezaevindeki tüm arkadaşlarımızı saygı ile selamlıyorum.
Dün tarihi bir gelişme yaşandı. Elbette bu eşiğe bir anda gelmedik. Geride bıraktığımız aylara bir dönüp bakalım. 1 Ekim 2024'te Sayın Bahçeli, ezber bozan bir el uzattı ardından 27 Şubat geldi. İmralı'dan gelen ses, çatışmanın seyrini değiştirdi. Öcalan'ın çağrısı, sadece bir çağrı değildi, bir dönüm noktasıydı. PKK'nin kongresini toplayarak fesih kararı alması, silahlar yakıldı; ateş ve demirin ruhu toprağa karıştı. Artık siyaset konuşsun denildi.
"BU KARAR BARIŞ YOLUNDAKİ ADIMIN EN KARARLI İRADESİ"
1 Ekim 2025'de Sayın Erdoğan'ın bizimle el sıkışması, barış iradesine olan güveni tazeledi. Son olarak, çok kritik ve anlamlı adımlardan birine dün tanıklık ettik. Fesih kararı alan PKK, silahlı unsurlarını çektiğini açıklayarak barıştan yana olduğunu deklare etti. Bu adım çözüme imkan sunan bir adımdır. Bu geri çekilme kararı, barış yolundaki adımın en kararlı iradesidir. Yeni bir döneme en güçlü çağrıdır.
Dünkü karar bu iradenin en güçlü kanıtıdır. Bu sadece geri çekilme değil, geleceğe doğru atılan bir adımdır. Geleceği kazanma adımıdır. Gelinen noktada, sürecin birinci aşaması kapanmıştır. Çekilmenin tamamlanmasıyla yeni bir sayfa açılmıştır. Şimdi çözümü başka bir yerden beklemeden kendi hikayemizi yazma zamanıdır. Çok daha kritik ve hayati bir aşama olan ikinci aşamaya geçiş zamanıdır. Yani hukuki ve siyasal adımlarla toplumsal barışa geçiş zamanıdır. Bu aşama zorlu olduğu kadar anlamlıdır da, bu tüm Türkiye'nin barışıdır.
"ÖZGÜR ÇALIŞMA KOŞULLARI OLUŞTURULMALI"
Süreç yasalarla, haklarla gelişmeli. Siyaset ve demokrasi dili güçlendirilmelidir. Adalet geleceğin temeli olmalıdır. Öcalan, büyük bir kararlılık vizyonu ortaya koymuştur. Hep siyasi çözümden yana tavır geliştirmiştir. Öcalan'ın öngörüsü, ısrarı belirleyicidir. Bu bakımdan kendisinin daha fazla inisiyatif alabilmesi için yollar açılmalı, imkanlar sağlanmalıdır. Diyalog alışverişi olabilmelidir. Özgür çalışma koşulları oluşturulmalıdır.
TBMM bu tarihi süreçte sorumluluğuna uygun davranmalıdır. Meclis çatısı altında alınacak kararlar, tarih kitaplarında okunacaktır. Meclis bu süreci kolaylaştırmalıdır. Bunların barışın yapı taşları olacaktır. Türkiye'nin demokratikleşmesi için bunlar gereklidir. Türkiye demokratikleşirse herkes kazanır, hepimiz kazanırız. Bu süreçte sadece bir taraf değil devlet, yargı sistemi, herkes sorumludur.
"BU SÜRECİN KAYBEDENİ YOKTUR"
Herkes barış iradesine uygun hareket etmelidir. Geçmişin olumsuz söylenmeli bırakılmalıdır. Dün gerçekleşecek ve 86 milyona umut olan gelişmelerin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için medyaya da tarihi sorumluluklar düşmektedir. Medya barışa köprü olmalı, ayrıştırıcı yayınlar yerine kapsayıcı yayınlık anlayışı tercih etmelidir. Bu sürecin kaybedeni yoktur."