Velilerimizin ve öğretmenlerimizin temel hedefi öğrencilerimizin eğitim-öğretim hayatında başarıya ulaşmalarıdır. Ancak bu başarıyı elde etmek için öğretmen, aile ve öğrenci üçgeninde bir uyumun sağlanması bu birliktelikle hareket edilmesi gerekir. Bunu gerçekleştirdiğimiz takdirde başarı kaçınılmaz olacaktır. Bunlardan birinin bile eksik olması durumunda arzulamadığımız sonuçlarla yüz yüze kalabiliriz. Öğretmen öğrencisinin hayatına dokunabilmeli, öğrencisinin umut ışığı olmalıdır. Aile ile işbirliği içerisinde olmalı aile de öğrencisinin durumunu takip etmeli ve her koşulda öğrencisinin yanında olduğunu hissettirmelidir. Tabii bu yolda işin büyük bir bölümünün öğrenciye düştüğünü de belirtmek gerekir. Öğrenci ne istediğini bilmeli ve bunu hedef haline getirip bu hedefe ulaşabilmek için hem öğretmeninden hem de ailesinden aldığı destekle olabildiğince ilerlemelidir.
Başarının yolunun kolay olmadığını biliyoruz ki La Fontaine‘nın dediği gibi “Hiç bir zafere çiçekli yollardan gidilmez.” Başarıya gidilen yolda, ter vardır, sıkıntı vardır, yorgunluk vardır, yüksek bir irade gücü vardır. Bunların sonunda başarı kaçınılmazdır. Başarının ölçütünü tabi doğru bir şekilde analiz etmek gerekir. Her bir öğrenciyi kendi dünyasıyla ve yetenekleriyle değerlendirmek gerekir. Burada aslında değinmek istediğim nokta aile bireyleri olsun, çevremizdeki bazı insanlar olsun, öğrencinin yapacağı seçimlerde ona gereken saygıyı duymalı öğrencinin hevesini kırıcı davranışlardan ve söylemlerden kaçınılmalıdır. Hatta olabildiğince böyle ortamlarda bulunulmamalı bunun yerine sanatsal aktivitelere zaman ayırılmalı ki nitekim yapılan araştırmalar sonucunda sanatsal aktiviteyle ilgilenen çocukların diğer derslerinde de başarı oranının arttığı tespit edilmiştir.