Yaşam süreci boyunca her bireyin yakın bir çevresi vardır. İnsanlar yakın çevreleriyle hayat hikayelerini oluştururlar.
Ancak yakın çevremizde bulunan her arkadaş, dost değildir.
Dost dediğin başkadır. Dost dediğin karşılıksız, gönülden sevendir. Yanınızda olmasa da varlığını bildiğiniz, yanınızda hissettiğiniz kişidir.
Bazen öyle anları olur ki, insan karanlıkta biçare kaldığı, tüm dünyanın üstüne geldiğini hissettiği çaresiz ve umutsuz anlar yaşayabilir.
İnsan bu kötü ve zor anlarında ne yapacağını da bilemez.
İşte bu gibi anlarda gerçek bir dostunuz varsa, o sizi alıp gökyüzünün maviliğine , güneşin aydınlığına çıkarıverir. Sıkıntılarınızı paylaşır, üzerinizdeki yükü bölüşür ve dertlerinize ortak olur. Gönlünüzü ferahlatır.
Tabi ki dostları bulmak ve dost edinmek zaman ister, dostluk kolay kolay elde edilen bir şey değildir. Çünkü uzun zamanda karşılıklı ve çıkarsız bir yol arkadaşlığına ihtiyaç duyulur.
Bireyler karşılıklı fedakarlık çerçevesinde birbirine destek olduklarında zamanla bu dostluk, kardeşlik ilişkisine dönüşür.
Çünkü gerçek dostluklar zor elde edilir. Dostluk duygusu bir çok duygunun üstündedir. Bu dünyada gerçek bir dosta sahip kişi şanslıdır. Hayatta sizin de gerçek bir dostunuz var ise ona sımsıkı sarılın ve hiç bırakmayın. Çünkü dost, karların içinde açan bir çiçek gibidir. İnsan, dostunu bulduktan sonra kendisine gereken değeri vermeli asla kaybetmemelidir.
Örneğin, arayıp sormadığın insan dostun değildir.
İşin düşünce, arayıp soran insana da sen dost değilsindir.
Bakın Anton Pavloviç Çehov ne diyor:
3 çeşit dost vardır.
1. Ekmek gibidir her zaman ihtiyacın olur.
2. İlaç gibidir bazen ihtiyaç duyduğunda ararsın.
3. Mikrop gibidir o gelir seni bulur.
"Dostluk gül olmaktır.
Yaprağı ile de dikeni ile de". ( Şems-i Tebrizi)
Gerçek dost yıldızlara benzer, karanlık çökünce ilk onlar görünür.
Bu dünyada dört tane gerçek dost edin, tabutunu taşısınlar yeter.