İSTİŞARE (3)

İSTİŞARE (3)

Müminin hayatında ve İslam’ın kültüründe yedeği olmayan bir haslet olarak istişare, genel bir prensiptir; içi boşaltılmadan ve hayatta fonksiyonel olması gereken. Daha önce de belirttik. Her konuyu, o konuda bilgi, tecrübe ve ihtisas sahibi olan insanlarla istişare etmek gerekir. Ekonomik bir konuyu ekonomistlerle, savaşa ait bir konuyu savaş tecrübesi olan, savaş konusunda yetişmiş askerî şahsiyetlerle, siyasî konuları diplomat ve hukukçularla, hâsılı her konuyu, o konuda yetişmiş kişilerle istişare etmek gerekir. Nitekim Resulullah (sas), kendi döneminde işin uzmanlarıyla istişare etmiştir. Vahiy bulunmayan konularda o işin ehliyle istişare etmekten geri kalmamıştır (Aslan, 2014, 224). Ölçü ve uygulama böyle olmalı; çok kolay işimiz. Samimi olarak istiyorsak tabii…

Neden ‘sahipsiz sünnet’ dedik istişareye. Neden ‘içi boşaltılıyor bazen’, dedik meşveret mekanizmasına.

Gelin, içtenlikle, samimi olarak, elimizi vicdanımıza koyarak kendimizi bir test edelim.

İstişareyi bilmeyen yoktur. Herkes istişare hakkında bir şeyler söyleyebilir. Okumuşu, kültürlüsü, hocası, akademisyeni velhasıl birçok kimseye sorun, size bu konuda yığınla malumat sunar; uzun bir süre ahkâm keser ve nutuk atar; eyvallah, zaten teoride bir sıkıntımız yok.

Peki ya pratik? Ya uygulama? Ya tatbikat? Ya hayatın akışı içerisinde gerçek mahiyetiyle bir danışma mekanizması nerede acaba? Samimi olalım lütfen, özeleştiriden korkmayalım, en başta kendi nefsime söylüyorum.

İstişare ediyor gibi yaparız, ama göstermeliktir çoğu zaman. Karşıdaki ne derse desin kendi bildiğimizden şaşmayacağımıza karar vermişizdir çoktan. Böyle bir istişare olur mu?

İstişare yapıyor gibiyiz bazen, ama maksadımız karşı tarafın gazını almaktır. Buna istişare denir mi?

İstişareye önem verir gibi davranırız. Ancak kendimizi herkesten akıllı, bilgili gördüğümüzden, dinleriz, ama hiç dikkat kesilmeyiz. Çünkü biz en bilgiliyiz ya, en akıllıyız ya!!!

İstişare yapmayız bazen, ama bize danışılmasına bayılırız. İstişare dediğin, bize danışıldığında güzel ve anlamlı! Öyle mi? Danışma ile ilgili emir ve tavsiyeler hep başkasına hitap ediyor zaten, öyle mi?!

Kimi zaman da istişare ederiz, ama özellikle istediğimiz cevabı bize verecek olanlarla!! Çevremizde o türden insanların olması hoşumuza gider. ‘Dost değildir sana doğrusun diyen/Dost odur ki sana doğrusun diyen’ sözünü hatırlayalım. Yani, sana hep ‘sen doğrusun’ diyen senin dostun değildir; ama sana doğrusunu, güzelini, faydalısını diyen, gösteren senin dostundur. Ne kadar da anlamlı bir tespit, öyle değil mi?

Bazen de istişare ederiz, ama ehîl olmayan, ilgisi bulunmayan kimselerle. Kendimizi kandırmak bazen de hoşumuza gitmiyor değil, hani.

İstişareyi bir zafiyet gibi algılıyoruz bazen. Nefse ağır gelmesinden maksadımız biraz da bu. Ben niye başkalarına danışıyorum ki insanlar bana danışsınlar! Öyle mi? Dönüp bir bakalım halimize o zaman. Ne kadar başarılı ne kadar faydalı insanlarız, bir kontrol edelim nefsimizi.

Halbuki kanıksasak, benimsesek, zorumuza gitmese, nefsimize ağır gelmese, başkalarına danışmanın bir zafiyet değil bir erdem olduğunu, bir ihtiyaç olduğunu bir kavrasak ne kadar güzel olur, öyle değil mi?

Kaçmayalım istişareden. Zira istişare, insanın onur ve şahsiyetini korur. Onun şahsına ve fikirlerine verilen önemi gösterir. İstişare, makul, sahih ve meşru olmayan yol ve yöntemlerden bireyleri ve karar yapıcıları muhafaza eder. İstişare, psikolojik iknâ sağlar ve alınan kararlarda pişmanlık ve vicdanî tahribatı önler. İstişare, güç yetirilemeyecek görev ve yetkilere karşı bireyi korur. İstişare, yetki ve sorumluluğun paylaşımını gerekli kıldığından öz denetimi ve işe bağlılığı güçlendirir. İstişare, görüş ve fikirlerin değişebileceğini gösterir. Düşünsel ve bilimsel gelişime ivme kazandırır. İstişare, başkalarını tecrübe, bilgi ve yeteneklerinden faydalanmayı sağlar. Gizil tecrübe, bilgi ve yeteneklerin ortaya çıkarılmasına imkân tanır. İstişare, fikirlerin özgürce ve korkusuzca iletilmesini sağlar. Üretkenliği sağlayan eleştiri kültürünü geliştirir. İstişare, güveni tesis eder ve görüşlerin ortaya konulmasında bireylere cesaret aşılar. İstişare, kararların daima gözden geçirilmesini gerekli kılar. İşin başında hata ve eksiklerin farkına varılmasına olanak tanır. İstişare, zaman ve emeğin en verimli şekilde kullanımını sağlar. İstişare, derin analiz, uzun soluklu düşünme ve kolektif çalışmalardan sonra harekete geçmeyi gerektirir. İstişare, hayatın tüm alanlarında ehliyet ve liyakati işlevsel hale getirir (Maraz, 2021).

İstişare başta olmak üzere;

Ne zaman sünneti ayrı bir vadide bırakmışsak, sonumuz hep hüsran olmuştur.

Ne zaman İslam ahlakını bir yerlerde unutmuşsak, hep zararlı çıkmışızdır.

Ne zaman insanlara faydalı olmayı, merhameti, tefekkürü ve hikmeti kaybetmişsek, nefsimize ve şeytana yenilmişizdir.

Belki de yeniden dirilişimizin anahtarı yeniden dinlemeyi öğrenmekte gizli. Birbirimizi dinlemeyi, fikre kıymet vermeyi, tecrübeye saygı duymayı yeniden hatırlarsak sünnetin ruhu da aramıza döner.

İhmal ettiğimiz her ölümsüz sünneti için Resul’ünden (sas) binlerce kez özür diliyoruz, Ya Rabbi.

Senden de rahmet, bereket, iz’ân, şuur, dik duruş, sâlih amel diliyoruz Allah’ım, elimizi boş çevirme.

Düşünen, kavrayan, hayata geçiren, hayata anlam katan, yaşamı güzelleştiren, fayda veren, güven telkin eden, iki günü eşit olmayan, aynı delikten iki defa ısırılmayan, ibret alan, ders çıkaran, dersine iyi hazırlanan, dünyayı bir tarla gibi gören ve değerlendiren kullarından eyle bizi Allah’ım!

Samimiyet ve ihlas nasip et bize. Güzel İslam’ına layık müminler olamıyoruz, bize bunu bahşet Allah’ım. Âmin.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Yaşam Haberleri