İyilik Hâli Mi, Uyumluluk Maskesi Mi? İyi İnsan Aslında Ne Kadar Gerçek?

İyilik Hâli Mi, Uyumluluk Maskesi Mi? İyi İnsan Aslında Ne Kadar Gerçek?

Modern hayatın hızına ayak uydurmak zorundayız ama İçimizdeki sesler ne kadar duyuluyor?

Yeni bir danışanım, seansın ortasında gülümsedi ve şöyle dedi:

“Her şey yolunda, ben galiba iyiyim… sadece hiç hissetmiyorum.”

Bu cümle, son zamanlarda sıkça düşündüğüm bir sorunun tam ortasına götürdü:

Modern insanın “iyi olma hâli” gerçekten içten mi, yoksa yalnızca bir uyum maskesi mi ?

Herkes İyi Gibi Görünüyor. Peki Gerçekte Ne Hissediyor?

Bugünlerde herkes sakin, yapıcı, çözüm odaklı. Kimse bağırmıyor, kırmıyor, çatışmıyor… ama

içten içe kaç kişi sessizce öfkeleniyor, kırılıyor ya da yok sayılıyor?

Sosyal medyada, iş yerinde, arkadaş buluşmalarında insanlar iyi olmaktan çok “iyi görünme”

baskısıyla yaşıyor. Çünkü modern hayatın kuralı şu: “Yeterince dengeliysen, değerlisin.”

Ancak bu kuralın altında ezilen çok sayıda insan var. Gülümsüyorlar çünkü öyle öğretilmiş;

“zayıflık gösterme, ağlama.” Gülümsemeyi gerçek bir iyilik hâliyle değil, bir maskeyle

karıştırıyoruz artık.

Sessizlik, Asıl Sorunun Sesi Olabilir

Danışanlarımın çoğu, “bencil olmamak” adına kendi isteklerini söyleyemiyor, “sorun çıkmasın”

diye sınır koyamıyor ya da sadece “ilişki bozulmasın” diye susuyor.

İşte burada devreye uyumluluk maskesi giriyor.

Bu maske ne kadar uzun takılırsa, insan kendine o kadar yabancılaşıyor. Bastırılan öfke bir süre

sonra bedene yorgunluk olarak, zihne bulanıklık olarak, ilişkilere ise kopukluk olarak geri dönüyor.

Birçoğumuz artık ne istediğimizi, neye kızdığımızı, neye özlem duyduğumuzu bilmiyoruz. Çünkü

gerçek hislerle bağımız koptuğunda, iyilik hâli de bir kurguya dönüşüyor.

Gerçek Olmak, İyi Olmaktan Daha Değerli

Modern toplum, “iyi ol” baskısı altında gerçekliği gölgede bırakıyor. Oysa ruh sağlığı, sürekli

gülümsemekle değil; kendine dürüst olmakla başlar.

Gerçekten iyiysek, bu harika. Ama iyi görünmek için içimizdekileri inkâr ediyorsak, bu bir yük.

Çünkü gerçek hisleri bastırarak sürdürülen her “iyi hâl”, eninde sonunda içsel çöküşe zemin

hazırlar.

Peki ne yapmalıyız?

• “İyiyim” demeden önce durun ve sorun: Gerçekten iyi miyim, yoksa öyle görünmek mi

istiyorum?

• Uyum sağlamak adına nelerden vazgeçtiğinizi fark edin.

• Duygularınızı bastırmak yerine onları adlandırın ve gözlemleyin.

• Yakın ilişkilerde “rahatsız edici” görünme pahasına da olsa dürüst olun.

• Unutmayın: Gerçek duygular, insan ilişkilerinde samimiyetin ve iyileşmenin temelidir.

Toplumsal olarak iyi görünmeye değil, gerçek olmaya alan açarsak, bireysel olarak iyileşmenin

kapısını da aralamış oluruz. Çünkü bir terapist olarak çok net biliyorum ki:

“İyiyim” cümlesinin arkasında en çok acı, en çok yalnızlık ve en çok

görülme isteği gizlidir.

Uzman Psikolog Gülizar Şaran

Şehri Nuh Derneği Temsilcisi

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri