Hastaneden yapılan açıklamada Jinekolojik Kanserler Farkındalık Ayı'na ilişkin değerlendirmeleri yer alan Tapısız, jinekolojik kanserlerin düzenli kontroller ve aşılamayla kontrol altında tutulabileceğini kaydederek, HPV aşısının önemine vurgu yaptı.
Halihazırda uygulanan 9'lu HPV aşıları sayesinde kansere yüksek riskle sebebiyet veren 7 HPV tipine karşı korunma elde edildiğini anlatan Tapısız, şu bilgileri verdi:
"Bu sayede de rahim ağzı kanserlerinin yaklaşık yüzde 85-90'ına karşı korunma sağlanmış olur. Sonuçta aşılamayla rahim ağzı kanserine karşı ciddi bir korunma sağlanmaktadır. Bunun yanı sıra aşılama bizi vajina ve vulvanın HPV nedeniyle oluşan kanserlerine karşı da koruyacaktır.
HPV aşısının önerilen uygulama şekli 15 yaş altında tercihen 11-12 yaşında, cinselliğe başlanılmadan önce iki doz şeklinde yapılmasıdır. HPV aşısı erkekler için de uygulanmalı. Günümüzde HPV aşısı uygulamaları hem kız hem de erkekler için önerilmektedir."
- "Ülkemizde yaklaşık yılda 5 bin rahim kanseri görülüyor"
Prof. Dr. Ömer Lütfi Tapısız, jinekolojik kanserler için genellikle "kadın iç ve dış genital sisteminin kanserleri" denilebileceğini belirterek, şu açıklamalarda bulundu:
"İç genital sistemde bulunan rahim, tüp, yumurtalıklar, rahim ağzı ve vajinanın kanserleri ve dış genital sistemi oluşturan vulvanın kanserleri jinekolojik kanserler kapsamına girmektedir. Ülkemizde yaklaşık olarak yılda 5 bin rahim kanseri, 3 bin yumurtalık kanseri ve 1.500 rahim ağzı kanseri olgusu görülmektedir. Gelişmemiş ülkelerde en sık görülen jinekolojik kanser rahim ağzı kanseridir.
Tarama ve aşılama programlarının düzenli ve yaygın bir şekilde yapılması neticesinde gelişmiş ülkelerde ve ülkemizde rahim ağzı kanseri görülme sıklığı belirgin olarak düşmüştür. Rahim dış genitalyası yani vulva kanserleri jinekolojik kanserlerin yaklaşık olarak yüzde 5'ini oluşturmaktadır. Sıklıkla postmenopozal ileri yaştaki hastalarda görülen vulva kanserlerinin görülme sıklığı günümüzde insan ömrünün uzaması neticesinde artmaktadır."
- "Jinekolojik kanserlerde erken tanı tedavi başarısını yükseltiyor"
Ömer Lütfi Tapısız, jinekolojik kanserlerdeki risk faktörlerine değinerek, "Her kanserde kendine özgü bazı belirtiler olsa da genel olarak jinekolojik kanserlerde belirtiler; anormal vajinal kanama, menopoz sonrası dönem kanamaları, cinsel ilişki sırası ve sonrasında kanama, vajinal akıntı, pelvik bölgede ağrı, karın şişliği, kabızlık, idrar yapmada zorlanma, dış genital bölgede kaşıntı, ağrı ve/veya geçmeyen yara şeklinde sayılabilir." ifadelerini kullandı.
Genetik faktörlerin ve bağışıklık sistemi rahatsızlıklarının da risk oluşturduğuna dikkat çeken Tapısız, bu konuyla ilgili bilgiler verdi.
Tapısız, bağışıklık sistemini bozan bütün genetik geçişli hastalıkların diğer kanserlerde olduğu gibi jinekolojik kanserler açısından da ciddi bir risk oluşturduğunu vurguladı.
Jinekolojik kanserlerin erken evrede tanı aldığında tedavi başarılarının çok yüksek olduğunu vurgulayan Tapısız, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Düzenli jinekolojik kontroller bütün jinekolojik kanserlerin erken evrede tanı alması için önem arz etmektedir. Rahim ağzı kanseri için düzenli taramaların yapılması neticesinde kanser öncü hücrelerinin yakalanması veya kanserin erken evrede tespiti mümkün olabilmektedir.
Yine rahim kanserinde de anormal rahim kanaması meydana geldiğinde ivedilikle doktora başvurulması sayesinde erken evrede tanı mümkün olabilmektedir. Sıklıkla ileri yaşta görülen dış genitalya kanserinde de vulvar kaşıntı ve yara gibi bir lezyon oluşur oluşmaz doktora başvurulmasıyla yine erken tanı sağlanabilmektedir."
Tapısız, yumurtalık kanserinin ileri evrede belirti verdiğini kaydederek, "Bu nedenle rutin kontroller yumurtalık kanseri tespitinde ekstra önem taşıyor. Düzenli yapılan jinekolojik kontroller bu kanserleri erken evrede yakalama şansımızı artırmaktadır." ifadelerini kullandı.