Kar

Kar

Şırnak’ta kış, kapıyı çalmadan önce rüzgârıyla haber gönderir. Sokak aralarında dolaşan o keskin ayaz, aslında bir müjdecidir. Derken, gri gökyüzünden ilk kar tanesi düşer; önce çekingen, sonra alabildiğine cesur… Şehrin o sarp kayalıkları, Mezopotamya’ya tepeden bakan yüksek rakımlı mahalleleri dakikalar içinde kristal bir parıltıyla yıkanır.
​Şırnak’ta ilk kar demek, zamanın yavaşlaması demektir. Cudi Dağı’nın o haşmetli silüeti, beyaz bir şal kuşanmış yaşlı bir bilgeye dönüşür. Şehrin dar sokaklarında yürürken ayağınızın altında gıcırdayan o ilk kar sesi, doğanın size fısıldadığı en saf melodidir. Bu ses, geçmişin yorgunluğunu örten, geleceğe ise tertemiz bir sayfa açan bir sessizliğin başlangıcıdır.
​Çocuklar için bu ilk kar, neşe ve oyunun diğer adıdır. Elleri üşüse de yürekleri ısınan miniklerin kardan adam telaşı, şehrin her köşesine neşe saçar. Büyükler içinse kar, berekettir. Evlerin pencerelerinden sızan buğulu ışıklar, dışarıdaki soğuğun aksine içerideki çayın demine, dostun sohbetine davet eder. Kar, insanları birbirine yaklaştırır; dışarıda hayat durma noktasına gelse de içeride kalpler daha gür bir ritimle çarpar.
​Sonuçta Şırnak’ta ilk kar, sadece bir doğa olayı değildir. O, bu kadim coğrafyanın sertliğini yumuşatan, yeryüzünü eşit bir beyazlığa boyayan bir mucizedir. Her tanesinde bir umut, her birikintisinde bir saflık saklıdır. Şehir, beyaz gelinliğini giydiğinde; Şırnak artık sadece bir yerleşim yeri değil, bir şiirin en güzel dizesi gibi görünür gözümüze.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Şırnak Haberleri