Şanlıurfa'da babasından öğrendiği keçeciliği dördüncü kuşak olarak sürdüren Kadir Karcı, mesleğini 32 yıldır yapıyor.
Selçuklu Türkleri ile Orta Asya'dan Anadolu'ya gelen ve bugün unutulmaya yüz tutan keçeciliğin geçmişte çok yaygın olduğu kentlerden Şanlıurfa'da oturan 42 yaşındaki Kadir Karcı, ilkokul 4. sınıftayken babasına ait atölyede başladığı mesleğini ilk günkü heyecanla sürdürüyor.
Kadir Karcı, mesleğine, taleplerin azalmasına rağmen, şehir merkezindeki atölyesinde devam ettiğini söyledi.
Eskiden kentte keçeciliğin yaygın olduğunu ancak şimdi bu sanatı yapan birkaç kişinin kaldığını dile getiren Karcı, şöyle devam etti: "Çünkü insanların keçeye talebi azaldı. Eskiden halı niyetine evlerde kullanılırdı, şimdiyse sağlıklı olduğu için veya meraktan dolayı alan oluyor. Bizden sonra bu işi yapacak kimse kalmadı, çırak bulamıyoruz. Hem mesleğin geleceği yok hem de yorucu bir iş olduğu için kimse çocuğunu yollamıyor. Dedelerimizden gelen ve unutulmaya yüz tutmuş bu mesleğin kaybolmasını istemiyoruz. Yetkililerden bu mesleğin yaşatılması için bir çalışma bekliyoruz, olursa elimden gelen desteği vermeye hazırım. Tek sıkıtımız bu mesleğin yok olma tehlikesi, küçük çapta da olsa devam etmesini istiyorum."
Keçe yapımını anlatan Karcı, "Sabah erken dükkanda yünü taramakla işe başlarız. Sonra desenlerini hazırlayıp üzerine yünleri sereriz. Bunu rulo haline getirip yarım saat kadar makinede dövdükten sonra, kenarlarını katlayıp tekrar makinede akşama kadar dövme işlemi devam eder. Yani bir keçenin yapımı 1 gün sürüyor." dedi.
Karcı, keçeye talebin gittikçe azaldığını belirterek, "İl dışından özellikle de doğudan az da olsa semer keçesi, çoban keçesi talepleri alıyoruz." diye konuştu.