Odamdaki pencerenin (kiriş) kısmından, 100 metre ilerdeki sokak lambasının ışığına bakıyorum. Işığı bu şekilde istediğim kadar çoğaltıyorum.
‘’Sizde deneyin isterseniz.’’
"Sol gözünüzü kapatıp sağ gözünüzle pencerenin kilit kısmından herhangi bir ışığa bakıp, göz bebeklerinizi oynattığınız zaman ışıkların çoğaldığını görebilesiniz."
Göz yanılması gibi bir durum yaşanıyor o esnada. Bunu yaparken şehrimin tek bir ışıkla aydınlandığını hisseder gibi, tüm kötülükleri o ışığın karanlığına gömer gibiyim.
‘’Gecenin 01.12' si.’’
Ben hala pencerenin giriş kısmından 100 metre ilerdeki sokak lambasının ışığına bakıyorum. Ve şehrimdeki tüm kötülükleri ışığın karanlığına gömüyorum. Çok garip ama bir kaç kelime karalamanın bile bana ağır geldiği bu şehirde, kelimelerimi ışığın yansımasıyla hayata geçiriyorum. Cam kırıkları kıvamında olan kelimelerin her gün bu şehirde kalbime dolduğu, fakat bir türlü ifade edemediğim bir ışığın olmayışı, kalbimi sokak lambalarının ışığına muhtaç bırakıyor.
Kelimelerimi insanların kalbine bağışlamayı çok isterdim. Fakat ışıklar,o kelimeleri gölgelerine hapsediyorlar. Bu gece pencereye yansıyan ışığa bağışladığım kelimelerimi, ondan koparıp
bir kalbe bırakmak istercesine ışığı tırnaklarımla toplamaya başladım. Sabah olduğu vakit ışıktan alıp almadığımı anlarım artık.