Diyarbakır'dan ayrılan ve Mardin iline bağlanan daha sonra da Şırnak'a bağlanan Cizre, tarihsel kökenleri Nuh Tufanı öncesine dayanan ve Dicle Nehri'nin sağ kıyısında konumlanmış bir ilçedir. Bu antik yerleşim, bir zamanlar Diyarbakır'a bağlıydı ondan sonra Mardine bağlandı, şimdi günümüzde ise Şırnak iline bağlı bir ilçedir.
Cizre'nin Konumu ve Önemi
CİZRE (161.135) nüfusu ile Şırnak ilinin en büyük ve en gelişmiş ilçesidir.
Şırnak il merkezine 42 kilometre uzaklıkta olup, Habur sınır kapısının bulunduğu Silopi ilçesine 34 kilometre mesafededir. Ayrıca, komşu ili Mardin'e de 157 kilometre uzaklıkta bulunmaktadır. İlçe, tarih boyunca ticaret yollarının önemli kavşaklarından birinde yer alması nedeniyle ticari faaliyetler açısından büyük bir öneme sahiptir.
Tarihî ve Kültürel Miras
Cizre, tarih boyunca çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir ilçedir. Antik dönemlerden itibaren Sümerler, Akadlar, Kürtler, Babil İmparatorluğu ve Asur İmparatorluğu gibi önemli Mezopotamya uygarlıklarının izlerini taşır. İlk olarak Sasaniler döneminde kurulan şehir, zamanla önemli bir yerleşim merkezi haline gelmiştir.
Tarihsel Süreçte Cizre
Cizre, tarih boyunca çeşitli dönemlerde farklı yönetimlerin egemenliği altına girmiştir. 12. yüzyılda Zengiler ve Eyyûbîler'in hakimiyeti altına giren şehir, daha sonra Moğol istilasına uğramıştır. 1627 yılından itibaren ise Osmanlı İmparatorluğu'nun egemenliği altına girmiştir.
Modern Dönemde Cizre
Cumhuriyet döneminde Cizre, kültürel ve tarihi zenginlikleriyle ön plana çıkmıştır. Ünlü aşk hikayesi Mem û Zîn'e ait olduğu düşünülen mezarlar ilçede bulunmaktadır. Ayrıca, Cumhuriyetin ilk yıllarında küçük bir kasaba olan Cizre, 1950'li yıllardan sonra uluslararası ticaretin gelişmesiyle hızla büyümüş ve nüfusu artmıştır.
Cizre'nin Bugünkü Durumu
Bugün, Cizre önemli bir yerleşim merkezi ve ticaret noktası olarak varlığını sürdürmektedir. Kültürel mirası ve tarihi dokusuyla ziyaretçilerini kendine çeken ilçe, bölgenin önemli turistik destinasyonlarından biridir. Ayrıca Cizre, tarihi yapısı ile Şırnak ilçeleri arasında en büyük ve kalabalık bir ilçe olarak biliniyor.
CİZRE'NİN TARİHİ
Cizre demir çağında Kumme (Kumaha, Kummuh, veya Qumaha, Qumenu) krallığının merkeziydi. M.Ö 10. Yüzyılda şehir, Musul ile beraber Uygarlığın merkeziydi.
M.Ö 2000 yılından itibaren, Babil, Araplar, Asurlular, Medler, Kürtler, Persler, Selevkos ve Sasanilerin; İslamiyetin bölgeye gelmesi ile beraber Emevi ve Abbasilerin hakimiyeti altında kalmıştır. 1096 yılında Büyük Selçuklular müteakiben emir ve şeyhliklerle idare edilen Cizre, 1627 yılından itibaren Osmanlı İmparatorluğunun egemenliğine geçmiştir. Cizre beyliği önceleri Diyarbakır Sancak Beyliğine bağlı iken 1841 yılında Musul'a bağlanmıştır. Milli mücadele döneminde büyük başarılar gösteren Cizre'ye Fransızlar gelip şehri savaşsız teslim almak istemişlerse de, halkın direnişi ve silahlanmayı görerek işgalden vazgeçmişlerdir. İslamiyet'in Cizre'ye girmesi ile birlikte şehre yarımada anlamına gelen Cezire adı verilmiş, Cumhuriyet döneminde ise küçük bir düzeltmeyle Cizre olarak değiştirilmiştir. Önceleri Mardin iline bağlı bir yerleşim birimi iken 16.05.1990 tarih ve 3647 sayılı yasa ile Şırnak iline bağlanmıştır.
Şırnak yöresi 993 yılında Mervaniler denetimine geçmiştir. Yörenin yönetsel merkezi olan Cizre; Mervaniler, Selçuklular, Zengiler, Eyyübi zamanlarında Musul Atabeklerine ve Diyarbekir emirlerine bağlıydı. Bu halde iç işlerinde bağımsız bir Derebeylik gibiydi. 1071 yılında Selçuklu Sultanı Alparslanın bölgeye girmesiyle Mervaniler Selçuklulara tabi oldu. Selçuklu komutanlarından Fahrüddevle 1085 yılında Diyarbekir ve Cizre bölgesini zaptederek Mervani emirliğine son verdi.
Mervaniler döneminden sonrada Şırnak yöresi sık sık el değiştirmiş Selçuklular döneminden itibaren sırasıyla 1100 da Musul Atabegi Çökürmüş denetimine geçmiş ardından Zengiler, Eyübiler, ve Artuklular burada hakimiyet kurdular. XIII yy. İkinci çeyreğinde yörede Harizmliler ve Moğollar gibi yeni güçler ortaya çıktı. Moğolların yağma hareketleri sonrasında 1400 lü yıllarda yöreye hakim olma çabası içerisinde bulunan Akkoyunlular la Karakoyunlular arasında çatışmalar çıkmıştır. 1508 de Akkoyunluların varlığına son veren Safeviler sonrasında yörede hakimiyet kurup egemenlikleri altına almışlardır.