Allah’a inanan Mümin bilir ki; ölüm haktır, ölümden sonrasında bir hesap vardır. Allah’a inanan dünya hayatının bir imtihan yeri ve geçici olduğunu bilir, bu dünya hayatının süsüne (maddiyatına, makamına-mevkiine vb.) aldanmaz. Mümin dünyaya (süsüne) aldanmaz. Kendisine verilenleri bir emanet bilir. Rabbinin kendisine bahşettiği malı, parayı ihtiyaç sahiplerine aktarır. Böylece mutlu olur, dünyası da ahireti de huzurlu olur: “Güzel iş yapanlara (karşılık olarak) daha güzeli ve bir de fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir kara bulaşır, ne de bir zillet. İşte onlar cennetliklerdir ve orada ebedî kalacaklardır.” (Yunus, 26)
Rabbimizin rızasına ulaştıran ibadetlerden birisi de Fıtır Sadakasıdır. Fıtır sadakası (fitre); yüzleri güldüren, sadakasını verene, hiçbir şeyde bulamayacağı mutluluğu tattıran yardımlaşmanın adıdır.
Fıtır Sadakası (Fitre), sağ olarak yaşam bulma ve sağlıklı bir şekilde ramazan bayramına ulaşma sadakasıdır. Bizlere hayat hakkı tanıyan ve Ramazan ayına ulaştıran Rabbimize karşı bir şükür ifadesidir. Ramazan ayı, feyiz ve bereketiyle on bir ayın sultanı olduğu, içerisinde bulunan bir gecesinin (kadir gecesinin) bin aydan daha hayırlı olduğu bir aydır. Bu sebeple bu aya erişmek, büyük bir lütuftur. Bizlere bu lütfü sunan Yüce Rabbimize karşı bir şükür ifadesi olarak Fıtır Sadakamızı ihtiyaç sahiplerine ulaştırmalıyız. Şu ayet-i kerimeyi unutmamalıyız:
“Hani Rabbiniz şöyle duyurmuştu: “Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.” (İbrahim,7)
Fıtır Sadakası ihtiyaç sahibini bayram neşesine ortak eder. Ramazana ulaşan ve maddi gücü yerinde olan herkes tarafından verilmesi zaruri olduğundan dolayı fıtır sadakası, bayrama rahat ve huzurlu girmek isteyen bütün fakirlerin ihtiyaçlarını karşılayan bir sadaka çeşididir.
Sadaka-i fıtır, çok büyük bir yardımlaşmadır. Bu yönüyle toplumsal birlik ve beraberlik açısından çok büyük bir etkiye sahiptir. Fıtır Sadakası dünyanın en büyük yardımlaşma ağıdır.
Ramazan ayının vermiş olduğu haz ve bereketle bayram namazından önce Fıtır Sadakamızı vermek suretiyle, kardeşlerimizin ihtiyaçlarını gidermiş oluruz ki, bu manada hem insanlar hem de Rabbimiz razı olacaktır.
Halk arasında fitre de denilen sadaka-i fıtır, dinen zengin olarak Ramazan ayının sonuna yetişen Müslüman’ın belirli kimselere vermesi vacip olan bir sadakadır. Sadaka-i fıtır ramazan bayramından önce verilmesi gerekmektedir.
Bir kimse eşinin ve büyük çocuklarının iznini almadan onların adına fıtır sadakasını verebilir. Böyle bir durumda fıtır sadakası onlar adına yerine getirilmiş olur. Fıtır sadakası verilirken kalben niyet edildikten sonra ihtiyaç sahibine ben bunu fıtır sadakası olarak sana veriyorum demeye gerek yoktur. Ayrıca bir fakirin borcu affedilmek suretiyle fıtır sadakası mükellefiyetini ortadan kaldırmaz. Fıtır sadakası fakirin eline geçmelidir. Fıtır sadakası, zekât verilebilecek durumda olanlara verilir.
Zekâtın verilmediği kişilere de fıtır sadakası verilmez. Kişi bakmakla yükümlü olduğu eşine, çocuklarına, babasına, annesine, dedesine, nenesine, torunlarına ve torunlarının çocuk veya torunlarına fıtır sadakası veremez. Yine dinen zengin sayılanlara, Müslüman olmayanlara fıtır sadakası verilmez. Fıtır sadakası zekât gibi kardeşlere, teyze, amca, hala, dayı veya onların çocuklarına verilebileceğinden dolayı öncelikle onlar gözetilmelidir. Eğer akrabalarımız arasında yardıma muhtaç birisi yok ise o zamanda yakın komşularımızdan başlayarak, köyümüzde bulunanlara, beldemizde veya ilçemizde bulunanlara, sonra şehrimizde ve daha sonra ülkemizde bulunanlara, daha sonrada tüm İslam âleminde yaşayan kardeşlerimize Sadaka-i fıtırı ulaştırmalıyız.
Bir fıtır sadakası bir fakire verilir. Bir fıtır sadakası ikiye bölünerek ayrı ayrı verilmez.
Günümüzde fıtır sadakasının asgari miktarı 70 TL olarak belirlenmiştir. Belirlenen bu rakam en alt sınır olması sebebiyle her kesimde bulunan insanlar kendi durumlarına göre bu sadakayı artırabilirler. Fıtır sadakasını verecek olan kişi, normal şartlarda yediği sabah ve akşam yemeklerinin parasal değerini hesap etmeli ve sadakasını bu meblağ üzerinde vermelidir.
Her ne yardımda bulunursak bulunalım, yapmış olduğumuz yardımların karşılığını sadece Yüce Rabbimizden beklemeliyiz. Minnet duygusuyla hareket etmek, yapmış olduğumuz yardımlardan dolayı fakirleri aşağı görmek, yapılan yardımları başa kakarcasına dağıtmak ve gösteriş yapmak yapılan yardımları boşa çıkaracaktır.
Biz Rabbimizin bize ikram ettiğini ve fazlalığından bizlere bahşettiğini ihtiyaç sahiplerine dağıtmaktayız. Yani biz Rabbimizin malını fakirlere ulaştırmaktayız. Vesile olduğumuzu unutmayalım. Selam ve Dua ile.