Sıcaklar altında ekmek kavgası

Sevgili dostlar Türkiye’de sayıları yüz binlerle ifade edilen mevsimlik tarım işçileri ve ailelerinin sorunları ancak her yaz hasat mevsiminde gündeme geliyor ve hatırlanıyorlar. Ancak yıllardan beri süregelen çalışma ve yaşam koşulları, çocukların eğitim sorunları, sağlık hizmetleri gibi konularda henüz beklenen iyileşme sağlanmadı. 
Mevsimlik tarım işçileri soğandan, patatese, fındıktan, çaya kadar farklı ürünlerin üretim aşamalarını takiben ülke içinde yaklaşık 9-10 aya yayılan bir zaman diliminde gezici olarak çalışıyor. Salgın ve salgını önlemeye yönelik tedbir kararları kapsamında özellikle mevsimlik gezici tarım işçileri ve onların çocuklarının istihdam edildiği farklı coğrafyalardaki üretim süreçlerini etkilemeye nasıl etkiliyor bilen var mı? Araştıran var mı? 
Raporlara göre mevsimlik tarım işçilerinin çalışma koşulları temel insani haklardan ve yaşam biçimlerden uzak devam ediyor. İşçiler çalışmak için gittikleri illerde genellikle çalıştıkları tarla ve bahçelere en yakın kırsal alanlarda, sıcaklığın tavan yaptığı şu günlerde kendi imkânlarıyla kurdukları geçici çadır yerleşimlerinde konaklıyor. Bu alanlar insani koşullardan uzak ve koronavirüsün yayılmasına ön ayak olabildiği gibi hastalıktan dolayı verimi de olumsuz yönde etkiliyor.
Özellikle şehirlerarası ana yollar ve sulama kanalları çevresine kurulan çadır alanları çocuklar açısından çok önemli riskler oluşturuyor. Elektrik kullanımı sınırlı, temiz suya erişim problemli ve güvenlik açısından aydınlatma ise neredeyse hiç bulunmadığı mevsimlik işçilerin çalışma koşullarını ve yaşam alanlarına birilerinin mercek tutması gerektiği kanısındayım.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinin çeşitli illerinden İç Anadolu, Akdeniz, Karadeniz, Ege ve hatta Marmara Bölgesine çalışmak için giden mevsimlik tarım işçileri çalışma koşulları, ücret azlığı, Suriyeli, Afganistanlı ve diğer bazı ülkelerden gelen ucuz işçilerin çokluğu, kendi imkanları ve çalışma zorunluluğu nedeniyle koronavirüs ile ilgili bir tedbir alamadıklarını ve günlük ücretlerinin az olduğunu ifade ediyor.
Bu işçilerin ekonomik olarak az ücretle geçinmek zorunda olmalarının yanı sıra günde enaz 10 saat çalışmaları usta ve dayıbaşı denilen çavuşlara verdikleri komisyonlar dışında ellerinde kalan para bırakın birikim yapmayı günlük kıt kanat geçinmelerine yetiyor.
Evet yüzbinlerle anılan bu işçilerin sosyal güvencesiz ve zorlu yaşamlarının sorumlusu kim? Sorumlu aramak yerine şartlarının iyileştirilmesi için uzanacak bir yardım eline ihtiyaçları olduğu gün gibi aşikar.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri