Sosyal Dokuya Zarar Veren Bir Haslet: Küslük (1)

Küslük kötü bir haslet. İslam toplumunda bulunmaması gereken, kardeşliğe ve dayanışmaya zarar veren bir davranış.

Küslük kötü bir haslet. İslam toplumunda bulunmaması gereken, kardeşliğe ve dayanışmaya zarar veren bir davranış.
Kureyş kabilesinin Esed b. Abdüluzzâ koluna mensup, babası aşere-i mübeşşereden Zübeyr b. Avvâm, annesi Hz. Ebû Bekir’in kızı Esmâ, hicretin ikinci yılı zilkade ayında (Mayıs 624) Medine’de doğan ve Muhâcirînin Medine’de dünyaya gelen ilk çocuğu olması dolayısıyla doğumu büyük bir sevinç uyandıran ve adı Hz. Peygamber tarafından konulan (DİA, 1/145-146) Abdullah b. Zübeyr isminde çok kıymetli bir sahabi var. Hz. Aişe de onun teyzesi olur.
Onunla ilgili ilginç ve ibretlik bir anekdot var, küslükle ilgili, gelin beraberce bakalım.
Abdullah b. Zübeyr’den rivayete göre o, Hz. Aişe’nin yaptığı bir bağış ya da bir alışverişi hakkında, Allah’a yemin ederim, ya Aişe Annemiz bu işten vazgeçer yahut ben onu tasarruftan menederim, demiş. Bu sefer Hz. Aişe, ‘Bu sözü o mu söyledi?’ diye sordu. Bunu bildirenler, ‘Evet’, dediler. Aişe Annemiz (r. anha) o halde Allah adına yemin ediyorum ki, ebediyyen İbnü’z-Zübeyr ile konuşmayacağım, dedi. Aralarındaki dargınlık uzayıp gidince İbnü’z-Zübeyr onun yanına şefaat edecek kimseler gönderdi. Fakat Hz. Aişe, Allah’a yemin ederim, hayır, onun hakkında ebediyyen kimsenin şefaatini kabul etmem ve adağımı da (yeminimi) bozmam, dedi. Bu hal İbnü’z-Zübeyr için uzayıp gidince o Misver b. Mahreme ile Abdurrahman b. el-Esved b. Abdi Yeğus -ki ikisi de Zühre oğullarındandırlar- ile konuştu ve ikisine, Allah adına size and veriyorum, beni mutlaka Hz. Aişe’nin huzuruna götürünüz, çünkü onun benimle ilişkiyi koparmayı adaması ona helal değildir, dedi. Bunun üzerine Misver ve Abdurrahman, İbnü’z-Zübeyr’i de yanlarına alıp gittiler. Hz. Aişe’nin huzuruna girmek için izin isteyerek, es-Selamu aleyki ve rahmetullahi ve berekatuhu, girelim mi? dediler. Hz. Aişe, giriniz, dedi. Onlar, hepimiz mi? dediler. Hz. Aişe, Evet, hepiniz giriniz, dedi. Aişe Annemiz, beraberlerinde İbnü’z-Zübeyr’in de olduğunu bilmiyordu. Onlar girince İbnü’z-Zübeyr de hicabın arkasına girdi, Hz. Aişe’nin boynuna sarıldı, ona yalvarıp yakarmaya, ağlamaya koyuldu. Misver ile Abdurrahman da ona yalvarmaya başladılar. Mutlaka onunla konuşması, mazeretini kabul etmesi gerektiğini söylediler. Resulullah’ın (sas) dargınlığı yasaklamış olduğunu, ‘Müslümanın Müslüman kardeşine üç günden fazla küs durmasının helal olmadığını’ söylediğini tekrarladılar. Onlar Hz. Aişe’ye bu şekilde ileri derecede hatırlatmada bulunup iyice sıkıştırınca, o da ağlayarak ikisine adağını hatırlatıp, ben bunu adamıştım, adak da ağır bir iştir, dedi. Fakat Misver ile Abdurrahman, İbnü’z-Zübeyr ile konuşuncaya kadar ona ısrar edip durdular. Hz. Aişe Validemiz bu adağı dolayısıyla kırk köle azad etti. Bundan sonra da yaptığı o adağını hatırlıyor ve gözyaşları baş örtüsünü ıslatıncaya kadar ağlıyordu (Buhari, “Edeb”, 62.).
Evet, Abdullah b. Zübeyr’in, teyzesi Hz. Aişe’ye ısrarla hatırlatmaya çalıştığı husus önemliydi. Onu üzen mesele kıymetli teyzesinin kendisine küs kalması olduğu kadar, Nebevî prensip olarak nehyedilen bir hususta Hz. Aişe’nin hataya düşmesinden duyduğu endişeydi aynı zamanda. Nitekim Enes b. Malik’ten rivayete göre Resulullah (sas) şöyle buyurmuştu: “Birbirinize buğzetmeyin, birbirinizi kıskanmayın, birbirinize arkanızı çevirmeyin. Allah’ın kardeş kulları olun. Müslüman kimseye kardeşine üç günden fazla küs durması helal değildir” (Buhârî, “Edeb” 62).
(DEVAM EDECEK)

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Şırnak Haberleri