Öncelikle her kese iyi sabahlar, gününüz aydın,gönlünüz hep huzurlu olsun.
Umutlarınız ve hayalleriniz gerçek olsun derim.
GÖNLÜ VE ŞEHRİ YARALI ŞIRNAK HALKI!...HEPİNİZE HAYIRLI SABAHLAR...
Değerli Şırnak halkı,kıymetli dostlar, saygın bacılar ve yüreği yanık kardeşlerim...!
Bu kadar güzel,şirin ve hoş, bir o kadar da değerli paha biçilmez memleket ŞIRNAK... Şırnak halkı bu memlekete "ŞIRNEX'A RENGİN" der.
Acaba Şırnex'a Rengin için genel ve toplumsal görevlerimizi yaptık mı?
Bu sorunun cevabı evet ise,arkasından hemen şu soru akla geliyor. Peki son yarım asıra yakın zaman diliminde Şırnak neden her on veya yirmi yılda bir yakılıyor,viraneye çevriliyor ve halkı öz topraklarından göç etmek zorunda kalıyor.
Bildiğiniz gibi Şırnak halkı son kırk yıldır feleğin çarkından bir geçti bir geldi. Huzur içinde, güven içinde yaşanabilir bir hayat yaşamadı yani anlayacağınız gün yüzü görmedi .Bu süre zarfında
Yaşadığı hep ızdırab, çile, korku,göz yaşı,göç yerinden olma daha doğrusu cehennemi andıran bir yaşam..
Kırk yıllık yaşamın geride bıraktığı;
Toplumsal yapısı alt üst olmuş ,geçirdiği ruhsal travmaların etkisiyle sağlığı param parça olmuş, gelecek korkusuyla yaşamaya direnen umutları tükenmek üzere olan bir toplum.
...Ve geride tahrip olan güzelim doğa, ortadan yok olan onlarca köy de cabası ...Şimdi de geride kalan virane ve tahrip olmuş yıkık bir şehir ve hayatın her alanında zorluklarla dolu bir yaşam.
Hepsinden öte bir yere ait olmama endişesini taşıyan gelecek,korkusuyla yaşamaya direnen ve umutları tükenmek üzere olan bir halk...Yıkılan hayaller, beslenen umutlar ve umitlerin kaybuluşu , heba olan devasa ekonomi de başka bir dert...
İnsan bir an dönüp geriye baktığında,
değermiydi bu kaderi seçmek?
Veya kim ne kazandı diye düşünesi geliyor...
Sahi bu son kırk yılın kazananı kim ?
Bunun cevabını bilen var mı? Bilmem.
Ama olan olmuş geçmişi geri getiremezsiniz.Ancak geçmişten dersler çıkararak;çocuklarımızın geleceği için bir daha Şirnak'ın yıkılmaması için ve en önemlisi topraklarımızı terk etmemek için hep birlikte yeni bir gelecek inşa etmeyi başarmak mümkün . ..
Peki aradan geçen zaman diliminde ŞIRNAK'ta ne değişti?
Bunca felaketten sonra bir şeyler değişti mi?
Geleceğe dair gerekli dersler çıkarabildik mi?
Hepsinde öte ŞIRNAK'ın bütün toplumsal dinamiklerini harekete geçirebildik mi?
Bunlara benzer soruları çoğaltmak mümkün.
Bu gün büyük iç göçün yaşandığı (14 Mart 2016) felaketin 8.yıl dönümü.
Aradan geçen altı yıla rağmen dönüp geriye baktığımızda; gelişmişlik adına Şırnak'ta değişen pek fazla bir şeyin olmadığını söylemek mümkün.
Değişen tek şeyin sorunların sürekli artığını görüyoruz.
Nasıl mı?
Aradan koca 7 yıl geçmesine rağmen halen konut sorunun çözüme kavuşamadığını, TOKİ tarafından yaptırılan konutların halen tam olarak bitirilmediğini bu konuda (konutllarına kavuşamayan vatandaşların var olduğunu biliyoruz.)belirsizliğin devam ettiği, halka dağıtılan konutlarda problemlerin olduğu,halkın bir kısmının konutlarını alamadıkları için hala ŞIRNAK'a geri dönemediğini,geri dönen halkımızın büyük bölümünün konutlarına kavuştuğunu,bir kısmının ise akibetinin ne olacağı (Atatürk mah ve etap dışı dışı diye adlandırılan bir kısım vatandaşların zorunluluktan zarar ziyan tespit komisyonun belirlemiş olduğu miktarı kabul ettikleri bazılarının ise kabul etmedikleri anlaşılıyor.Durumunun ne olacağı bilinmediği, Konutu teslim edilmeyen vatandaşların kiralarının da yatırılmadığı anlaşılıyor. acaba bu konutların bu kadar uzun bir zamana neden yayıldı? Oysaki ki bu konuda devletimizin büyük bir tecrübeye sahip olduğunu biliyoruz Örnek verirsek Van depremi de bir yılda onyedi bin konut yapıp vatandaşına dağıtabilmiştir. Son Elazığ ve İzmir deperminde de zamanında konutlar yapılıp vatandaşlara verilmiştir. Bu konuda neden? Şırnak'ta bu kadar uzun süre geçmesine rağmen bitirilemediğini anlamakta halk olarak zorluk çekmekteğiz.Bence bu ve buna benzer konulardaki bütün sıkıntıların tamamen yerelden kaynaklıı olduğunu düşünmek mümkün. Çünkü felaket ve sonrası devletimiz Şırnak halkına ve Şırnak'ın yeniden inşası için muazzam bir kaynak ayırdığını veya gönderdiğini vatandaş olarak biliyoruz.
Buna rağmen hala bu kapsamdaki problemlerin devam etmesi düşündürücü değil mi?
Gene bu kapsamda;
Şırnak'ta İşsizliğin Türkiye ortalamasının üzerinde olduğu, okumuş genç işsizliğin had safada olduğu görülmektedir.Bu durumun gençlerimiz ve halk arasında umutsuzluk yarattığını görmekteyiz.
Tarım ve hayvancılığın durma noktasında olduğu,
Şehirlerarası yollarının berbat olduğu,yol demeye bin şahit gerekir.
Bu gün ekonomik sartlardan kaynaklı Ticaret faaliyetlerinin durma noktasına geldiği, Esnafın kan ağladığına şahit olmaktayız.
Böyle bir yerin Kamu alanlarındaki gidişatı anlatmama gerek bile yok.
Bu ve buna benzer binlerce sorunları çoğaltmak söylemek mümkün. Bütün bu durum arasında,
İşin en kötüsü ne biliyor musunuz?
Toplumun dinamik güçlerinin bu sorunların ortadan kalkması için işbirliği ruhuyla harekete geçmediklerini görmekteyiz...
Sanki diller tutulmuş,kulaklar sağırlaşmış. gözler görmez olmuş memlekette...
Her kes suskun...Her kes
bekle gör politikasını benimsemekte...
Bu durum hayra alamet değildir.
Ama her şeye rağmen; Allah'tan umut kesilmez ve biz de Allah'a olan umudumuzu korumaktayız.
Allah hakkımızda ne hayırlı ise onu nasip etsin..
Allah bizi her türlü felaketlerden korusun.Amin.