Kıymetli dostlar bugün hepimizin de çok iyi bildiği toplumsal bir soruna değinmek istiyorum: İnsanlara neden saygı duyulur, saygı duyma kriterleri var mıdır ve maddi durumun saygınlık üzerindeki etkisi nelerdir?
Açık söylemek gerekirse toplumumuzun öyle ahım şahım kriterleri yok. Ailemizde, akrabalarımızda, mahallemizde ve şehrimizde genellikle zengin olana ya da makam mevki sahibi olana saygı duyulma eğilimi var.
Belki bu yüzden çok eleştirileceğim ancak avami tabirle söylüyorum ki;
‘Kimse salağa yatmasın!’ bizim gerçeğimiz bu.
Size kısa bir hikâye anlatayım. Siz de bu hikâyeye göre etrafınızda saygı duyduğunuz ya da duymadığınız insanları gözünüzün önüne getirin, hangisinde haklı, hangisinde haksız olduğunuza siz karar verin.
Mervani hükümdarı, Abdullah b. Cafer ile satranç oynuyordu. Bu esnada kapıcı gelerek,
“Ulu bir kişi geldi. Emirin huzuruna girmek için izin ister” dedi.
Melik, hamlesini yaptıktan kısa bir süre sonra, Abdullah:
“İzin verin gelsin!” deyince Melik:
“Oyunu kaybedeceğini anladığın için oyunu bırakmak istiyorsun” dedi. Bunun üzerine Abdullah, satrancın üzerine bir mendil örttü, böylece oyunu bozmadı ve olduğu gibi bıraktı.
“Adam gelip gittikten sonra tamamlarız” dedi.
Nihayet adamın girmesine müsaade edildi. Gelen ziyaretçinin başında iri bir sarık vardı, sakalı uzundu ve görünüşü de takva sahiplerini andırıyordu.
Selam verdi ve gerektiği şekilde huzura kabulden dolayı hürmetini ifade ettikten sonra:
"Ey emir! Savaştan geliyorum. Sizi ziyaret etmem gerektiğini düşündüm ve huzurunuza gelmekten vazgeçmedim", dedi. Sonra Melik şöyle bir soruyla konuşmaya başladı:
-Kur'an ezberinizde mi?
-Değil! Beni şu oğul, Kur’an’ı ezberlemekten alıkoydu
-Allah Resulünün (S.A.V.) sünnetinden ve hadislerinden ezberiniz var mı?
-Bazı engeller beni, bundan da alıkoydu.
-Arap bilginlerinin haber ve şiirlerinden ezberiniz var mı?
-Bu konu ile hiç ilgilenmedim.
-Acemce yazılmış, haber ve şiirlerden bilginiz var mı?
-Bunlara hiç heves etmedim.?.
-Pekâlâ! ya hikmetli söz söyleyenlerin sözlerinden ve memleket idaresinde hizmet görecek siyaset ile ilgili fikirlerinden okuyup öğrendikleriniz var mı?
-Bu söylediğiniz şeyleri öğrenmek hususunda da içimde bir sevgi doğmuş değil!
Sorularına, ümit ettiği cevabı alamayan Melik, adamdan yüz çevirip Abdullah’a şöyle dedi:
-Abdullah! Getir satrancı! Oyunumuzu tamamlayalım. Yanımızda utanılacak bir kişi yoktur.
Dostlar gördüğünüz üzere bilginin, araştırmanın ve ahlakın toplumda oldukça değerli, bilgisizliğin ve cehaletin de saygı görmemesi gerektiğini vurgulayan bir hikâye dinlediniz. Bunu Sühreverdi’den ilk okuduğumda çok etkilenmiş ve muhasebemi yapmıştım.
Hikâyenin ana fikrini aslında hepiniz anladınız.
Eğer birine saygı duyacaksak, o gelince ayağa kalkıp hürmet edeceksek. O kişinin bilgi sahibi olması ve bu bilgisini çevresindeki insanlara yararlı olacak şekilde kullanması gerekir. Giyimi kuşamı özenli, altındaki arabası lüks, banka hesapları kabarık ya da iyi bir mevki ve makama sahip olmasına gerek yok diyor.
Biz de kendimizce kriterler koyalım, kırmızı çizgilerimiz olsun mesela zenginliğin övünülecek bir şey olmadığını zenginlerimize söyleyelim. Öğretmenlerimize saygı duyalım. Bilge olan büyüklerimizi vekilleri karşılar gibi karşılamasak bile en azından hürmet gösterelim.
Hem vallahi hem billahi bilgili insanın memleketimize faydası saymakla bitmez ama zenginin parasının kendine bile faydası olmaz.
Takdir yine siz değerli hem şehirlilerimin.