Bir korsanı yakalayıp İskender’in önüne çıkarırlar.
İskender korsana dönerek:
“Sen ne hakla denizlerin huzurunu bozarsın?” diye bağırır.
Korsan:
“Sizinle aynı şeyi yapıyoruz. Ben küçük bir gemiyle yaptığım için bana hırsız, haydut diyorlar. Siz donanmayla, filolarla yapıyorsunuz size imparator diyorlar…”
Kıymetli dostlar bu hikâye aslında yaşananları özetliyor, zalimin zulmü büyük olunca kimse cesaret edip sesini çıkaramıyor; ama mazlum hakkını arayınca dünya ayağa kalkıyor.
İnsanları köleleştirdiler, gemilerle taşıyıp çalıştırdılar. İnsan hakları, özgürlük ve adalet dillerinden düşmedi.
Daha bebek denebilecek çocukları fabrika ve madenlerde çalıştırdılar. “Bari yaş sınırını 9’a çıkartalım” diye yasa yapmaya kalktılar; ama çağdaş medeniyet seviyesi nutukları atmayı unutmadılar.
Sanayi devriminde kereste ihtiyaçlarını karşılamak, daha fazla para kazanmak için ağaç kesme yasağı getirdiler, ısınmanın başka yolunu bulamadıkları için birçok köylü donarak öldü. Ama insan onuruna yaraşır kriterleri yine onlar belirledi.
Bilim ve teknoloji her geçen gün ilerliyor,
Hayat gün geçtikçe daha kolay hale geliyor,
Uzaklar yakın, zorlar kolay oluyor,
Her şeyden önemlisi medeniyet gelişiyor,
Peki bu gelişmeler neticesinde ne olmalı?
Daha barışçıl, daha medeni, daha adil bir dünya kurmalıyız. Doğruyu- yanlıştan, iyiyi- kötüden, mantıklıyı- mantıksızdan ayırıyoruz, tarihi biliyoruz, geçmişi biliyoruz. Her şeyden önce aynı hatalardan uzak durmamız gerektiğinin farkındayız.
Ama maalesef aklımız ile mukayese ettiğimiz gerçekleri iyiliğe kullanmak yerine kötülüğe kullanıyoruz.
Okla, kalkanla yürüttüğümüz savaşları artık tankla tüfekle yürütüyoruz. Eskiden siviller ölmesin diye meydanlarda yaptığımız savaşları şimdi daha çok ses getirsin diye kentlerin içine kimyasal silahlar atarak gerçekleştiriyoruz.
İki gün önce İsrail’e yapılan saldırıyı (sivillere yapılan kısmını) asla onaylamıyorum; ancak olaya bir de Filistin halkının gözüyle bakılması gerektiği görüşündeyim. Erkekleri, kadınları, çocukları her gün dövülüyor. Hakaretlere, saldırılara uğruyor, hapishanelere atılıp işkenceler yapılıyor ve evlerinden yurtlarından atılıyor. Hem de dünyanın gözü önünde. Çocukları bile hapsetmeyi suç saymayan bir zihniyet var ortada.
Bu saldırıyı yapan insanlara hiç baktınız mı hepsi genç ve çocuk. Her şeyden önemlisi bu insanların gözünde kaybedecek hiçbir şeyleri olmayan insanları görebiliyor musunuz? Her gün parça parça ölmek yerine varsın bir kere ölmeyi yeğleyen insanlar var orada.
Bence zaman “hırsızın hiç mi suçu yok” diyerek bu terör devletini eleştirme zamanıdır.
En çok da bu İsrail Devleti’ni yere göre sığdıramayan bizim sözde aydınlara kızıyorum. Ya siz İsraillin ne ara bu kadar müridi oldunuz anlamakta güçlük çekiyorum.
Neymiş İsrail bunun altında kalmazmış!
Neymiş İsraillin prestiji sarsılamazmış!
Neymiş İsrail bunun bedelini ağır ödetirmiş!
Umarım bu terör devletini bir gün övmekten vazgeçip gerçekleri görürsünüz.