Şırnak Görmeç’te Unutulmayan Çığ Felaketi: 65 Asker, 30 Vatandaş Şehit
32 yıl önce bugün, Şırnak Görmeç’te tarihin en büyük çığ felaketlerinden biri yaşandı. Kale Tepe’den kopup gelen dev çığ, 2. Komando Tugayı’na bağlı Bolu Komando Bölüğü’nü ve Görmeç köy halkını altına aldı. Felaketin bilançosu çok ağır oldu: 65 asker ve 30 köylü hayatını kaybetti. Kurtarma çalışmaları, zorlu hava ve arazi şartları nedeniyle güçlükle yürütüldü. Çığ altından sağ çıkanlar, arkadaşlarını ve yakınlarını aramak için ellerinden geleni yaptı. Çığ altında kalan rütbeliler, iki saatlik mücadele sonucu kurtuldu. Bazı askerler ise kaşıkla karı kazarak hayatta kaldı. O günü yaşayanlar, unutulmaz anılarını anlattı.
Felaketin tanıklarından biri olan Erhan Alişar, o günü şöyle anlatmıştı: “01.02.1992 saat 07.30 civarı çığ büyük bir hızla Kale Tepe yamaçlarından koptu. Yakın tarihimizin en büyük felaketlerinden biri gerçekleşti ve neticesinde Bolu Komando Bölüğü; 5 Subay, 3 Astsubay,123 Erbaş ve erle konuşlu bulundukları 250 nüfuslu Görmeç köyünde yaşayanlarla aynı akıbete uğrayarak çığ altında kaldılar. Kara Haber çabuk yayıldı. Maalesef şartlar o kadar kötüydü ki bölgeye ilk yardım ekiplerinin ulaşması öğleden sonrayı bulmuştur. Kumçatı ve İkizce’den Jandarma birlikleri, Polis Özel Harekat unsurları, Şırnak bölgesindeki korucular ve resmi kurtarma araçları olay mahalline zorlukla ulaştılar. Yardım gelene dek Görmeç köyünde sağ kalan sivil-asker, yani herkes daha önce sağlayamadıkları ahengi! bir anda yakalayarak, çığın altından insan çıkarmaya başladılar. Tüm köyün üstüne pürüzsüz, beyaz bir battaniye örtülmüş gibiydi. Kimi nereden bulacakları tam bir şanstı. Her kurtarma girişimi sağ kurtarılanların sırtına bir başka sorumluluk yüklüyordu. Yani çığda kaybolan “eşini-Badisini” bulmak… Kurtarılanlar köyün camisine toplanıyor ve donmamaları için battaniyelere sarılıyordu”.
Çığ altında kalan rütbelilerden biri olan Asteğmen Mustafa ise, Şırnak Tugay Komutanı Tuğgeneral Mete Sayar’ın kendisine arama kurtarma faaliyetlerinin koordinasyonunu bıraktığını söyledi. Asteğmen Mustafa, sivil hayatında bir makine mühendisi olduğunu ve üs bölgesindeki alt yapıyı çok iyi bildiğini belirtti. Bölük Astsubayı Muammer’in yardımcısı gibi çalıştığını ve çığ altında kalan personel, silah, teçhizat ve cephane çıkarılmasında önemli rol oynadığını anlattı. eş tane yer gösterdi ki bu müstesna bilgi bile birçok hayatın kurtarılmasını sağladı”
OKUL MEZARLARI OLDU
Kale Tepe eteklerinden kopan çığ kütlesi öncelikle yakın emniyet mevzilerini yıktıktan sonra mutfak, asker gazinosu, asker koğuşlarını olanca kuvvetiyle ezerek ilerledi ve subay astsubay koğuşunun üzerinden aşarak Bölük Komutanı Alaatin Saraçyakupoğlu ve o esnada nöbetçi subay olan Asteğmen Zeki Varan’ın olduğu bölük karargahını yani okul binasını içindekilere mezar etti. Subay, Astsubay yatma yeri yıkılmıştır, ancak içeride bulunanlar hala sağdır. Tek sorun sadece 3 Astsubay ve 2 Asteğmen dışarı çıkamamaktadır. İki enkaz bina arasındaki arasında yığılan kar kütlesi bir hayat üçgeni oluşturmuştur. Çığın altında kalan rütbeliler tam iki saat süren mücadeleden sonra hayata tutunmuş ve emir komutayı sağlayarak diğer silah arkadaşlarını kurtarma faaliyetlerine girişmişlerdi.
KAŞIK YARDIMIYLA KURTULDU
Havancı Nurettin karın altından 39 saat sonra bulunmuştur. Başkasının yerine nöbete gitmesi hayatını kurtarmıştı ancak kurtuluşu hiç de kolay olmamıştı: Bulduğu bir kaşık yardımıyla çığın altında yolunu bulup, karı eşeleyerek hayata tutunmuştu. Astsubay Ertuğrul hiç beklenmedik bir anda kendi imkânlarıyla kurtulan askerin “Komando Ölmez” diye bağırışını hala hatırlamaktadır. Teğmen Sedat Pelit (1996 yılında hava şehidi) izindeydi. Kara Havacılık kursundaydı. Habercisi olan Er Tuncay Altay’ın ait olduğu tim de yukarıda, emniyet görevindeydi. Asteğmen Kerem kendisine yukarıda daha rahat edeceği söylemesine rağmen o,ne yazık ki üs bölgesinde kalmayı tercih etmişti. Er Cuma Uçar’ın cansız bedeni enkaz altından çıkarıldığında G3 Piyade Tüfeği bir türlü elinden alınamamıştı; çünkü soğuk demir adeta şehidimizle bütünleşmişti. Cansız bedeni ancak o şekilde helikoptere taşınır. Daha birçok acı hikâyeler vardır bu kurtarma faaliyetlerinde.
ÜST DÜZEY ORADAYDI
Arama kurtarma faaliyetleri 23 gün boyunca insanüstü gayretlerle devam etti. Devlet tüm gücüyle oradadır. Zamanın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakanı Tansu Çiller, Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü, İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş ve sıralı tüm devlet erkânı olay yerindeki arama kurtarma faaliyetlerine gelir. Karadan ve havadan yardım ve kurtarma köprüsü kurulur. Hatta İncirlik’ten Çekiç Güç’e mensup Amerikan askerleri bile karadan sıhhi tahliye ve tedaviye destek verirler. Hava şartlarından dolayı arazide kalan insanların donmaması için Amerikan uçakları bölgeye havadan yardım malzemeleri atarlar. Tüm bu insanüstü çabalar hem arama kurtarma ve teşhis çalışmaları ve hem de sivil halkın yaralarının sarılması içindi.
BOLU KOMANDO TUGAYI HALA YASTA
Bolu Komando Tugayı, başta Kıbrıs Barış Harekâtı olmak üzere kendini kanıtlamış, yurtiçinde veya yurtdışında hangi vazifeyi alırsa alsın layıkıyla yapan kahraman bir tugaydır. Tugay kurulduğundan beri özellikle İç Güvenlik Harekâtlarında yüzlerce şehit vermiştir. Bolu gibi tabiatın kalbi olan bu güzel şehirde ve dolayısıyla bu kahraman tugayda görev yapanlar sıklıkla geçici görev bölgesi olan operasyon bölgelerine intikal ederler. Gittikleri her yerde eğitimleri, savaşçı ruhlarıyla dostlarına güven, düşmanlarına korku salarlar. Tabii ki Bolu şehrinin Türkiye’nin de göz bebeği bu şanlı tugaya ev sahipliği yapması onun için büyük bir gurur kaynağıdır. Ülke sınırları içerisinde veya dışarısında nerede bir güvenlik ihtiyacı olsa bu tugay oradadır. Bölge insanına -Bolu nerededir? Diye sorsanız bilemezler ama mücadele ettiği düşmanı onun ne kadar önemli bir askeri güç olduğunu çok iyi bilir. Teröristlerin telsiz konuşmalarında “Bu askerler diğerlerine benzemiyor,” Kaçın! Poli geliyor, Poli.” dedikleri bile kayıtlara geçmiştir.
BU GÜN 32. YIL
Bugün, tüm ülkeyi yasa boğan çığ felaketinin üstünden 32 yıl geçti. O zamanı yaşayanlar hatta hatırlayanlar bile artık yavaş yavaş eksilmekte hayattan. Tüm isteğimiz kahraman Bolu Komando Bölüğü’nün şanlı tarihimizde parlak yerini almasıdır. Çığ altında kalan askerlerin askerlik fotoğrafları bile çığın altında kalmıştır. Anneleri, babaları, kardeşleri en basit bir asker fotoğrafına bile hasrettir. Çünkü düşen çığ insanlara dair hiçbir özel anı bırakmamıştır. Bu kahraman Komando Bölüğü, Bolu’ya yakışır bir anıtla her sene anılmalıdır artık. Yoksa ne anlamı kalır vatan için yaşanan tüm bu acıların. Peki ya yıllarca “dağ, taş, soğuk, sıcak, yokluk, çatışma, ölüm-kalım” demeden görev yapan, Görmeç’teyken çığ düşmeden az önce mecburiyetten doğum iznine gönderilen, onun için doğan kızına “Çığla” ismini koyan rahmetli Teğmen Ali Arslankılıç’ın hatırı da mı yoktur. Bugün birçok şehirde bu topraklar için can veren, 1992, Şırnak/Görmeç Çığı’nda şehit olan vatan evlatları adına yaptırılan mütevazı anıtlar ve şehitlikler mevcuttur. Bu askerlerin her ne kadar memleketleri başka başka yerler olsa bile aslında onlar Bolu’nun öz evladıdır. Aynı duyarlılığı Bolu halkının da göstermesi gerekmektedir. Onlar Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığına kast edenlerle mücadele etmek maksadıyla OHAL bölgesine davullarla, zurnalarla ve kurbanlar kesilerek Bolu’dan uğurlandılar. Ama maalesef bir daha geriye dönemediler. Onlar Türk halkının huzuru ve emniyeti için her şeylerini ve daha da fazlasını, vatan sağ olsun diyerek canlarını feda ettiler. Onlar 01 Şubat 1992 yılı 07.30’ da dondular. Biz ise milletçe acıdan buz kestik. Ruhları Şad olsun. Allah hepsine rahmet eylesin, geride kalanlarına sabırlar versin.
Kaynak:Mehmet DEMİRHAN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.