Şırnak’ta Taziye Yemekleri Kaldırılsın Önerisi

Şırnak’ta Taziye Yemekleri Kaldırılsın Önerisi
Cenaze sahipleri için eziyete dönüşen taziye yemekleri konusunda harekete geçen Şırnak İl Genel Meclis Üyesi Salih Ertaş, Şırnak’ta taziye yemeklerinin kaldırılmasını talebinde bulundu.

Özellikle Doğu ve Güneydoğu'da son dönemlerde bir sektör haline gelen taziye yemekleri konusunda vatandaşlar mağdur ediliyor. Cenaze sahipleri için eziyete dönüşen taziye yemekleri konusunda harekete geçen Şırnak İl Genel Meclis Üyesi Salih Ertaş, Şırnak’ta taziye yemeklerinin kaldırılmasını talebinde bulundu.
İslam'da da yeri olmayan taziye yemeklerinin giderek taziye sahiplerini mağdur eden bir hal alması duyarlı vatandaşları harekete geçirdi. Topluma karşı mahcup olmak istemeyen bazı taziye sahiplerinin güçleri yetmediği halde bankalardan ve akrabalarından yardım alarak taziye yemeği verdiği biliniyor.
Bu kapsamda harekete geçen Şırnak İl Genel Meclis Üyesi Salih Ertaş, toplumun bütün katmanları, STK'lar, dernekler, vakıflar ve toplumun kanaat önderlerinin bir platformda bir ara gelip bu konuda karar vermeleri gerektiğini söyledi.
Tarihin her döneminde taziyeler yapıldığını ifade eden İl Genel Meclis Üyesi Salih Ertaş; “İnna lillah ve inna ileyhi raciun... Biz Allah'tan geldik ve O'na döneceğiz. Tarihin her döneminde toplum yaşamında ölüm her zaman önemli bir yer tutmuştur.Toplumlar ölüleri için geleneklere ve törelere uyarak törenler ve taziyeler yapılmıştır. Bu anlayış günümüzde de devam etmektedir. Toplumlar ölüler için yapılan tören ve taziyelerde dinsel ve kültürel özelliklerine bağlı olarak çeşitlilik gösterir. Çeşitli dinlerde ölümün son olmadığı ruhun ölümden sonra öbür dünyada varlığını sürdüreceği inancı vardır. Toplumlar ölülerini törenlerde ve taziyelerde kusursuz ve geleneğe uygun olmasına büyük önem göstermektedir. Her dinin inancına göre ölülerini defin etme yöntemi de farklıdır. Bu kısa girişten sonra İslam dini inanışına göre ölülerini nasıl defin ederler bizi esas ilgilendiren budur. Müslümanlar İslam inancına göre ölülerini önce usul ve kaidelere uygun olarak bir imam tarafından imam bulunmuyorsa bilen ve ehli olan kişilerce yıkanır. Sonra kefen denilen beyaz bir beze usule uygun bir şekilde sarılır tabuta konulur ve camiye veya mezarlığa götürülür. Topluca cenaze namazı kılınır. Cenaze namazı zorunludur. Hazırlanan kabre konulur üzeri toprakla örtülür. İmam tarafından kabirde kendisine sorulacak soruları ve cevapları hatırlatır. Defin esnasında Kuran okunur, dualar edilir. Bu işlemler bittikten sonra hep birlikte Fatiha okunur. Ölü sahibi taziye yerini söyler cemaatle birlikte taziye yerine topluca gidilir. Orada da Fatihalar ve dualar okunur. Genellikle taziye 3 gün sürer” dedi.
İnsanların taziye sahibinin acısını paylaşmak, yükünü hafifletmek için taziyeye gittiğini hatırlatan Ertaş şöyle konuştu; “Buraya kadar her şey ölülerimiz için yapacağımız önemli görevlerdendir. Peki ölülerimiz için daha neler yapılır? Esasen değinmek istediğim konu bu sorunun cevabıdır. Ölü sahibi acılı, kederli ve üzgündür. Biz Müslümanlar olarak o kardeşimizin acısını paylaşmak ve yükünü hafifletmek için taziyesine gideriz. Özellikle bu gelenek ve inanç güçlü bir şekilde hala ŞIRNAK İlimizde devam etmektedir. Devam etmelidir de... Ancak; günümüz şartları ve koşulları, ekonomik zorluklar hakikaten çok zorlaşmıştır. Özellikle taziyeye gelenlere verilen yemekler ölü sahibini kara kara düşündürüyor ve zorluyor. Nasıl mı? Bazı ölü sahipleri akrabalarından veya bankalardan borç alarak bunu yapabiliyor. Bunu sık sık toplumdan duyuyoruz” dedi.
Taziye sahibi sünnet olan üç günlük taziyesini isterse taziye evinde veya camide yapabileceğinin altını çizen Ertaş, büyük bir külfet olan taziye yemeğine birinci derecede taziye sahibinin yakını olmayan yüzlerce kişinin taziye yemeğine katılmalarının dinen uygun olmadığını söyledi.
İl Genel Meclis Üyesi Ertaş; “Hayır sever akraba ve komşuların birinci derecedeki taziye sahiplerine yemek yapıp kendi evlerinde ikram etmeleri Peygamber efendimizin sünnetidir. Bu uygulama ile daha çok sevap kazanılır ve komşular arasındaki dostluk ve kardeşlik bağıda güçlenir. Birinci derecede cenaze yakını olmayan ve davet edilmeyen kişilerin bu sofraya iştirakleri uygun değildir” dedi.
Ölümden sonraki ikinci Perşembe günü dağıtılan piliç, şeker, ekmek ve tuz ile ilgili de konuşan Salih Ertaş şunları ifade etti; “2.Perşembe günleri ölü için gelenlere dağıtılan büyük bir külfete neden olan piliç, şeker, tuz, ekmek gibi maddeler de ölü sahibi için çok büyük bir külfet olmakta. Ölü sahibi acısına mı üzülsün yoksa dağıtacağı ve vereceği yemeğini nasıl temin edeceğinin derdine mi düşsün? O zaman ne yapabiliriz? Öneri: Toplumun bütün katmanları, STK'lar, dernekler, vakıflar ve toplumun kanaat önderleri bir platformda bir ara gelip bu konuda karar vermelidir. Toplumu rahatlatmalı bunu yapan başka İller ve çevreler var. Biz neden yapmayalım” dedi.
Sonuç olarak dünyanın ve toplumların değiştiğini, zaman içerisinde bir çok kural ve kiadenin de değiştiğini belirten Ertaş; “Dünya değişiyor bizlerde değişiyoruz. Bu değişimle birlikte geleneksel kaide ve kurallarda değişim gösteriyor. Ölülerimiz değerli varlıklarımızdır. Onların kaldıkları yerleri temiz tutalım ağaçlandıralım onlar için Fatihalar ve dualar okuyalım. Unutmayalım ki, her insan hayırları ve kötülükleriyle haşr olunacaktır. (Haşr suresi 10.ayet). Herkesin iyiliği kendisinedir. Kötülüğü de kendisinedir. Hiç kimse başkasına ne iyiliğini nede kötülüğünü verebilir. Kısacası her insan sevapları ve günahlarıyla haşr olacaktır. Allah mümin ölülerimizi bağışlasın” dedi.

Kaynak:Şilan BAHŞİŞ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum