Süryanilerden kutsal sayılan Şırnak'taki 'Sefine'ye ziyaret
Şırnak'ta Nuh Tufanı sonrası Nuh'un Gemisi'nin ilk karaya oturduğu yer olarak rivayet edilen, Müslümanlar, Yahudiler ve Hristiyanlar için kutsal kabul edilen 2 bin 114 rakımlı 'Sefine' bölgesini, Şırnak Üniversitesi ile Freie Universität Berlin, Universidad de Salamanca ve Landeszentrale für politische Bildung Hamburg tarafından ortaklaşa düzenlenen ‘1’inci Uluslararası Turabdin Sempozyumu’na katılan Süryaniler ziyaret etti.
Sefine bölgesinde Hazreti Nuh’un mescidi olarak kabul edilen bölgeye gelen Süryanilere, Şırnak Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. İbrahim Baz tarafından kısa bir bilgilendirme yapıldı. Ardından Süryaniler Sefine bölgesinde halen kendi ibadetleri sırasında seslendirdikleri Kardu ilahisini seslendirdiler.
Yapılan ziyaret ile ilgili konuşan Şırnak Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdurrahim Alkış, “Burası Hazreti Nuh’un gemisinin indiği yer. Kuran-ı Kerim’de burası kutsal, mübarek bir yer olarak tasvir ediliyor. Kuran-ı Kerim’de 3-4 yer için mübarek tabiri kullanılıyor. Bir tanesi de burası Cudi, Bütün dinler tarafından kutsal kabul edilen bir yer. Şimdiye kadar pek çok ekibi üniversite olarak buraya getirdik. Son olarak Süryanilerin bir ekibi buraya geldi. Düzenlediğimiz Turabdin Sempozyumu’na katılan akademisyenler buraya geldiler. Onları burada ağırladık. Hazreti Nuh insanlığın ikinci babası olunca bütün insanlar aslında buradan dünyaya yayılmışlardır. Kutsal kitapların teorisi böyle. Onların tezi böyle. Ben de buna inanıyorum. Bütün insanların ata yurdudur. O açıdan ziyaret edilmeye değer bir mekan, bir makam” dedi.
Asuri Kadınlar Federasyonu’ndan Turabdin Sempozyumu’na İsveç’ten gelerek katılan Hülya Sinemli de, “Sevinç, inanç duyguları bir arada. Burası kutsal bir yer. Herkes için. Okuduk, duyduk. Burada olmaktan mutluluk duyuyoruz. İnsan buradan gitmek istemiyor” diye konuştu.
Macaristan’dan gelen Dr. Miklos Kerekes ise, “Daha önce Silopi Hesana köyüne kadar gelmiştim. Hayatımın en güzel anı Cizre’den Silopi’ye kadar geldiğim manzaradır ancak hiçbir zaman zirveye kadar gelebileceğimi hayal etmedim. Ben Mezopotamya uygarlıklarını inceliyorum. Buradan baktığım zaman aşağıda Mezopotamya. Gerçekten zirvedeyiz. Arkamızda dağlar var. Dünyanın zirvesindeyiz. Burada olabilmek eşsiz bir şey. Rivayetlere göre milattan sonra 10’uncu yüzyıla kadar Nuh’un Gemisi’nin burada olduğunu zannettiler. Ancak 10’uncu yüzyıldan sonra Ağrı Dağı’nda olduğunu zannettiler. Çevre köylerdeki adlandırmalar da böyleydi. Burada olabilmeyi insan algılayamaz. O kadar özel bir yer ki. Haftalar, günler sonra anlayabilir. Nuh’un Gemisi buraya yerleşti” ifadelerini kullandı.
30 yıldır Süryani Kültürü ile ilgili çalışmaları olan Süryani Kültürü, Edebiyatı, Dili Derneği Başkanı Yusuf Bektaş da, Süryani kültüründe ve inanç geleneğinde Cudi Dağı’nın ‘Kardu Dağı’ olarak bilindiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
“Eski Akatça’dan Süryanice’ye gelmiş ve halen kullanılan bir isim. Anlamı da ‘yiğit, cesur’ demek. Süryani inanç geleneğine göre bu dağ insanlığın rahmidir. Ve insanlık buradan tekrar yayılmıştır. Hazreti Nuh’un Gemisi’nin bu dağların doruklarında esenliğe ulaştığı inancı var. O inanç olduğu gibi Süryanilerde de var. Dolayısıyla bu dağ bizim için de kutsal bir dağdır. Günümüze kadar bu dağ ile ilgili ilahilerimiz var. Botan bölgesindeki Süryaniler kadar olduğu gibi bütün Süryaniler için bu dağ anlamlıdır. Hristiyanlığın 4’üncü yüzyıldan sonra bu bölgeye gelişi ile birlikte 4’üncü yüzyıldan başlamak üzere bu dağ silsilesinde kiliseler, manastırlar inşa edilmiş. Cudi Dağı silsilesinde birçok kilise ve manastır bulunmaktadır.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.