“Bize Kur’an Yeter, Hadislere Gerek Yok Söylemi” Paneli Düzenlendi

“Bize Kur’an Yeter, Hadislere Gerek Yok Söylemi” Paneli Düzenlendi

Şırnak İl Müftülüğü ve İlahiyat Fakültesi işbirliğinde din görevlilerine yönelik panel düzenlendi.

Şırnak İl Müftülüğü ile Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi tarafından düzenlenen panelde “Bize Kur’an Yeter/ Hadislere Gerek Yok Söylemi” konusu işlendi.

Panele konuşmacı olarak Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Nurullah Agitoğlu, Doç. Dr. Ahmet Özdemir ve Dr. Öğr. Üyesi Şehmus Ülker katıldı.

Şırnak Üniversitesi 15 Temmuz Kongre Merkezinde tertip edilen program İl Müftüsü Ahmet Dilek’in açış ve selamlama konuşması ile başladı.

Panelde konuşan Müftü Dilek, "Biz dini hayatımızdaki bilgileri Peygamberimiz'den (s.a.s.) almaktayız. İslam medeniyetini inşa eden Hz. Peygamber (s.a.s.)'dir. Bize kadar ulaşan hadisleri bir tarafa koyarsak bütün problemlerin biteceği düşüncesi yanlıştır. Unutmayalım ki İslam'ın temelini Kur'an, hadis ve sünnet oluşturmaktadır" dedi.

Daha sonra panelin moderatörü Dr. Öğr. Üyesi Şehmus Ülker, “Bize Kur’an Yeter/ Hadislere Gerek Yok Söylemi’nin önemli ve güncel bir konu olarak özellikle gençlerin zihnini meşgul ettiğini ifade ederek ilk sözü Doç. Dr. Nurullah Agitoğlu’na verdi.

Konunun tarihi sürecine değineceğini belirten Agitoğlu, meselenin ilk çıkış zamanı ve yerinin doğru tespit edilmesinin önemli olduğunu belirterek özetle şunları söyledi: “Hz. Peygamber (sas) zamanında münferit bir olay çerçevesinde ‘Biz sadece Kur’an’da olana tabi oluruz’ şeklinde itiraz ederek fevri çıkışlar gösterenler olmuşsa da bu durum o dönemde sistemli ve toptan bir red olduğu anlamına gelmemektedir. Hicri 2. asırda ilmi kitaplara konu olacak şekilde bu düşünceye sahip kişilerle yapılan tartışmalar da bilimsel temelden yoksun olduğu için devamlılık arz edememiştir. 19. asra gelindiğinde ise Hindistan ve Mısır gibi coğrafyalarda bu düşünce bir hareket şeklinde etkisini göstermiştir. Bu duruma yol açan birden çok âmil bulunmaktadır. Oryantalizm kadar o dönemdeki İngiliz işgali ve modernizm hareketlerinin de konuyla dolaylı bir ilgisinin varlığı inkâr edilemez. Mesele çok yönlü olduğu gibi bilgiye dayalı ve profesyonelce mücadele etmeyi gerektiren bir özellik taşımaktadır.”

Konuşmacılardan Doç. Dr. Ahmet Özdemir de konuşmasında özetle şunları ifade etti: “Sağlıklı bir din algısı için Kur’an’ın mutlaka Hz. Peygamber'in sünneti ışığında anlaşılması gerekir. Çünkü Hz. Peygamber Kuran'ın en önemli müfessiridir. Kuran'ın hayata yansıması Hz. Peygamber'in sünneti ile gerçekleşmiştir. Hadis ve sünneti devre dışı bırakarak sadece Kur'an metnine dayalı bir din anlayışı ikame etmek mümkün değildir. Kur'an bizlere İslam dini ile ilgili temel ilkeleri, Sünnet ise söz konusu ilklerin detayını verir. Örneğin Kur'an genel olarak namaz kılmamızı emreder. Ancak namazın vakitleri, nasıl kılınacağı gibi hususlar Hz. Peygamber'in sünneti sayesinde anlaşılır. Oruç, Hac, Zekât ve diğer ibadetler de böyledir. Dolayısıyla Hz. Peygamberin yaşam tarzı olan sünneti, bizler için en önemli örnektir. Hadis ve sünneti devre dışı bırakan ya da ciddiye almayan her türlü fikri akımlardan uzak durmamız gerekir. Sünnet olmadan Ümmet olmaz.”

Konuyla ilgili Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) tarafından yayımlanmış kitapların okunmasının faydalı olacağına vurgu yapan moderatör Ülker, panelin sonunda din görevlilerinden gelen soruları konuşmacılara yöneltti.

Panel, Müftü Dilek’in bu tür faaliyetlerin periyodik olarak devam edeceğini ifade ederek katılımcılara teşekkür etmesi ile tamamlandı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.