Evet sevgili okurlar, değerli dostlar; son zamanlarda çeşitli toplumsal etkinlik ve faaliyetlerde basın mensuplarına uygulanan baskılar ve hata şiddete varan karşıtlıklar dikkat çekiyor. İstanbul’da yapılmak istenen bir yürüyüşte de yine basın mensupları hedefteydi. İtildiler, kakıldılar, ters kelepçe işe gözaltına alınanlar oldu. Bazıları toplumsal eylemlerde yapılan tüm itirazlara rağmen basının görevini yapmasını engellemeyi işinin bir parçası ve bir görev olarak görüyor. Acaba bu etkinlik ve faaliyetlerde neyin görüntülenmesinden korkuluyor. Korkulacak birşey yok ise bırakın görevleri halkı bilgilendirmek olan gazeteciler görevlerini yapsın.
Basın mensuplarının görevi halka olan biteni doğru bir şekilde aktarmaktır. Bu gazetecilere başka bir anlam veya görev yüklemek yanlış böyle biline.
Zaten en büyük yanlış bana göre, gazetecileri yandaş, candaş, muhalif vs vs gibi rollere sokmak veya buna zorlamaktır.
Gazeteciler gözaltına alınırken orda burda toplantı yapan veya olup bitenleri görmezden gelen meslek örgütleri ne işe yarar diye sormadan da edemiyor insan.
Daha geçen hafta Diyarbakır’da gözaltına alınan 16 gazeteci tutuklandı ve yine sessizdi bu kurumların çoğu. Kendi meslektaşlarının ve üyelerini hakkını sormaktan, sahip çıkmaktan ve korumaktan söz edemeyen acziyet içinde olan o kurumlara da selam olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.