Bildiğini zanneden bilmediğini inkar eder.
Her şeyi bildiğini zanneden ise hiç bir şey bilmediğini inkar eder.
Cahil mi? cühela mı? Desem bilemedim…
Deli bile deli olduğunu bilir de, bilmeyen bilmediğini bilmez, onu bile bilmekten uzaktır.
Yeni neslin en çok bildiği şeyler ise her konuda alim iken kendini bilme konusunda ise cahil,
her şeyin haddini bildirir de kendi haddini bilmez.
Başını Kâf Dağı’nda zanneder, halbuki ayağı bataklık çamurundadır, aşağı çekilir batar ama bilmez.
Bu insan hep bilir zanneder ama kendini bilmez.
Bir garip Yunus edasıyla söylemek gerekirse;
“İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendin bilmezsin
Ya nice okumaktır”
Yani her şeyin temel gaye ve hedefi insanın kendini bilmesinde yatar.
Serçe, Şahin olmaya çalışsa serçeliğinden eser kalmaz, kendini bilerek kendi kabiliyetlerini keşfeder.
Taklit çoğu zaman seni sensizlikten alır. Ortada ne sen kalırsın, ne de olman gereken yerde kalırsın.
Deve kuşuna demişler uç diye, kanatlarını kapatmış ben deveyim diye…
Madem devesin yük taşı demişler, kanatlarını açmış ben kuşum diye…
Gerçek özünü bilmeyenler kılıfına göre rol elbisesi giyerler.
Her şeyi bildiğini iddia edenlerden daha cahili yoktur.
Bilginin özü tevazu cahilliğin sözü ise kibir ile doludur.
…………………………………………kendini bilenlerden olma dileği ve içtenliği ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.