Ceyhan ERENER-GÜNDEM

Ceyhan ERENER-GÜNDEM

Bu Ne Yaman Çelişki

Bu Ne Yaman Çelişki

Yalınayak gezen çocukları hastayken, kapıcı gidip kendine son model bir cep telefonu aldığında, kızlarını sokağa çıktığı için kafasına kurşun sıkarak öldüren babalar, erkek kardeşler, taşra şehirlerinin hemen dışındaki otellerde başkalarının kızlarıyla para verip seviştiklerinde…

Kadınlar sokaklarda sezonu açılmış av hayvanları gibi ürkek yürüdüklerinde, tecavüze uğradıklarında, katledildiklerinde, insan nasıl sevmeli ülkesini, o ülkeyi sevmek zorlaştığında?

Ne güzel söylemiş Ece Temelkuran!

Sözlerime değerli bir yazarla başladım çünkü ülkemizi sevmek gerçekten zorlaşmaya başladı.

Kadın şiirdir, şairi belli olmayan, kadın çiçektir, koklamaya bile kıyılamayan, kadın meltemdir ılık ılık eser ama bir kırıldı mı fırtına gibi yıkar geçer.

Bu güzel, anlamlı ve içten sözler hepimizin içini ne de güzel ısıtıyor değil mi?

Evet ilk başta beni de mutlu etmişti ve keşke bütün erkekler böyle olsak diye düşünmüştüm. Ama bu sözleri yazan kişinin eşini dört çocuğunun gözü önünde boğazından bıçaklayarak öldürdüğünü öğrenince, iyi ki de her duamız hemen kabul olmuyor diye düşündüm.

Yoksa hepimizin böyle olduğunu düşünsenize, vay halimize…

Sonra dönüp önemli günlerde kadınlar için yazılan sözleri bir gözden geçirmeye başladım. Dizilen methiyeler, iltifatlar inanılmaz, yere göğe sığdıramamışız.

Bence gerek yok bunlara çünkü çok yapmacık duruyor. İnandırıcı olamıyoruz.

“Dünya Kadınlar Günü”nü Kutlamayalım, “Kadına Şiddete Hayır” diye bas bas bağırmayalım, sevgimize aşkımızı özlemlerimizi sosyal medyada haykırmayalım.

Bunları yapmayalım çünkü inandırıcılığımız kalmadı. Söylediklerimiz ile yaptıklarımız uyuşmuyor çünkü.

Biz çok övündüğümüz erkekliğimizden, yere göğe sığdıramadığımız adamlığımızdan çok şey kaybettik. Biz o kavramların içini boşalttık.

Özgecan yakılırken, Emine Bulut ölmek istemiyorum diye son nefesini verirken, Kadir Şeker gibi cesaretli olamayıp klavye kahramanlığı yaparken kaybettik biz o adamlığımızdan.

Kötülüğün bize yapılmıyor oluşu kötülüğü meşru göstermez, bakkal amca eşini dövmüş, bize ne biz alışverişimize bakarız çünkü bizim birine tepki göstermemiz için o tokadı yemiş olmamız lazım.

Türkiye’de son on yıla baktığımız zaman kadın cinayetleri neredeyse üç kat arttı. 2020 yılında 300 kadın erkekler tarafından öldürüldü ve 182’sinin neden öldürüldüğü dahi tespit edilemedi.

Peki, içinde bulunduğumuz bu sene durumlar nasıl farklı mı, hayır değil, İstanbul’da bir delikanlı(?) boşanmak isteyen karısını silahla vurdu. Yargılama sürecindeki iyi hali nedeniyle iyi hal indirimi aldı. Çorumda bir adam(?) eşini balyozla öldürdü. Ağırlaştırılmış müebbet aldı ama eşinin küfür ve hakaret ettiği iddia edilince haksız tahrik indirimi ile ağırlaştırılmış müebbet cezası, 24 yıl hapis cezasına dönüştürüldü.

Öldürmek kolay, ceza almak zor bir hale geldi.

Bazen aklım almıyor, bir kadın öldürülüyor ve insanlar hayatlarına, dünya dönmeye, sistem kaldığı yerden işlemeye devam ediyor.

Neden kıyamet kopmuyor, neden yer yerinden oynamıyor, neden dünya bu caniliği yapanların başlarına yıkılmıyor?

Kadınlar size Allah’ın emanetidir diyen Hz Muhammed’in ümmeti nasıl bu hale geldi demeden kendimizi alamıyoruz.

Biz nasıl bu hale geldik, bunu nereden öğrendik?

Sabahattin Ali Kürk Mantolu Madonna’sında böyle mi yaşamıştı aşkı. Peki, Shakespeare Romeo ve Juliet eserinde mi kadına şiddet uyguladı? Yoksa Kafka’nın, Milena’ya yazdığı mektuplarından mı öğrendik? Onlardan bu şiddeti öğrenmediğimiz bir gerçekte, keşke onlardan bir şeyler öğrenebilseydik.

Şimdi soracaksınız peki ne yapalım?

İdam edelim içimiz rahatlasın, evet şimdi açık konuşmak gerekirse içimizin rahatlayacağı bir gerçek ancak idamın var olduğu ülkelerde cinayetler bitti mi, tecavüz, şiddet bitti mi, hayır bitmedi. Hadi her şeyi bir kenara bırakalım, o öldürülen kadını kaç yıl hapis, kaç ağırlaştırılmış müebbet, kaç idam geri getirir. Hiç biri getirmez. O zaman çözüm bunlarda değil, yine her zaman olduğu gibi eğitimde olmalıdır. Bireyleri eğitmek ve yeni nesillerin şiddete hiçbir açıdan yönelmemelerini amaç edinmek geleceğin şekillenmesi açısından son derece önemlidir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ceyhan ERENER-GÜNDEM Arşivi