Ceyhan ERENER-GÜNDEM

Ceyhan ERENER-GÜNDEM

Kumarbaz Bir Millet Olup Çıktık!

Kıymetli dostlar son zamanlarda gündemi takip ettiyseniz sıklıkla tartışılan konular şöyle; Yargıtay’ın yeni binasının açılışı dua ile açılmış, Erdoğan kurdeleyi erken açan çocuğun kafasına vurmuş, baraj yüzde yediye indirilmiş, muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı birden fazla olacakmış, Sedat Peker neden video çekemiyormuş, erken seçim ne zaman yapılacakmış gibi gibi, daha sayılacak çok sayıda gündem konusu var ancak bu tarz konular üzerinde tartışırken bazı noktaları sürekli olarak kaçırıyoruz. Mesela Yargıtay binasının dua ile açılmasını tartışıyoruz ancak bence bunun hiçbir önemi yok önemli olan o binalarda adaletin olup olmaması, bırakın neyle açılırsa açılsın ister dua ile ister oyun havası ile açılsın yeter ki o binaların içerisinde adalet olsun asıl tartışmamız gereken konu bu olmalı.

Yoksulluk, eğitimsizlik, tahammülsüzlük, saygısızlık ve sevgisizlik diz boyu olmuş, insanlar birbirlerinden nefret eder duruma gelmiş biz hala anlamsız konular ile gün doldurur hale gelmişiz. Her gün yüzlerce insan ölürken biz hala aşı zararlı mı değil mi onu tartışıyoruz. Kusura bakmayın ancak daha iyi bir çözümünüz yoksa en iyi aşı bulabildiğiniz aşıdır.

Millet olarak kendimizi iyice kaybettik, olmadık anlamsız işler peşinde koşmadan duramıyoruz. Sürekli olarak aklımızda kolay para kazanma hırsı var. Paramı dolara mı yatırsam altına mı, borsa mı oynasam yoksa bitcoin mi alsam gibi kolay para kazanma yolları aramaktan resmen kumarbaz bir millete döndük, kimsenin ağzından da hakkımız olmayanı almayalım, helal alın teri ile kazanalım sözlerini duyamaz olduk. Mesela bir finans profesörü hocamla konuştuğumda neden borsa oynamıyorsunuz diye sormuştum o da bana o işler o kadar basit değil ve riski çok yüksek demişti. Ancak etrafıma bakıyorum da devlet memurlarından asgari ücretlilere, işçilerden emeklilere kadar herkes bir yatırım peşinde. Profesörün göze alamadığını göze almak olsa olsa cehalet olabilir. Sonra paralar batınca toplumsal sorunlar, psikolojik problemler ve en kötüsü intihar vakaları baş göstermeye başlıyor.

Bakın size kısa bir hikâye anlatayım:

1950’li yıllarda Sülün Osman adında bir dolandırıcı varmış. İstanbul’a yeni gelen insanları kandırır ve onlara kamu kurumlarını satarmış.  Örneğin, İstanbul’daki Galata Köprüsü’nü, İstanbul tramvaylarını, Galata Kulesi’ni, Kızkulesi’ni, Eminönü̈ ve Dolmabahçe Saat Kuleleri’ni, Şehir Hatları Vapurlarını saf insanlara birçok kez satmıştır. Bir gün Sülün Osman’a bunu neden yaptığını sormuşlar. Osman bunun üzerine şu yanıtı vermiş: “Ben kimseyi dolandırmadım, aksine onlar beni dolandırmaya çalıştı. Eğer verdikleri üç kuruş karşılığında gerçekten köprüyü almış olsalardı onlar beni dolandırmış olacaklardı ve gerçekten de niyetleri buydu”

Evet, kıymetli dostlar gördüğünüz gibi hikayemizden ibret alınacak çok şey var. 1950’lerden beri var olan Sülün Osman hikayesi aslında hala devam ediyor. Bakın size bir sır vererek yazımı bitireyim: sorsanız herkes, müdür, kaymakam, rektör, vali, cumhurbaşkanı olmak istiyor. Ancak takdir edersiniz ki bu mümkün değildir. Ancak mümkün olan bir şey var ki:

O da herkesin mutlu olabilmesi. Yani hep beraber büyük hayalleri bir kenara bırakıp önce elimizin altında var olan mutluluğu yaşayalım.

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ceyhan ERENER-GÜNDEM Arşivi