Adamın biri doktora gitmiş.

"Doktor Bey çok hastayım, vücudumun her yeri ağrıyor, nereme dokunsam sızlıyor."

Doktor: "Nasıl bir hastalık bu, tüm vücudu ağrıtan?"

Adam parmağının ucuyla kafasına dokunmuş. "Aaaay..."

Sonra parmağıyla göğsüne dokunmuş ve yine feryat etmeye başlamış.

Beline, yüzüne, bacağına dokunmuş yine aynı acı…

Adam parmağını neresine dokundursa ağrıyla inliyormuş.

Doktor daha fazla dayanamamış, "Evladım senin parmağın kırık...” demiş.

Evet kıymetli dostlar;

KPSS “sorular çalındı!” iddiası ile iptal edildi.

Hekimlere yönelik şiddet ve tehdit devam ediyor.

Fırsatçılar sayesinde enflasyon gün geçtikçe artıyor.

Cem evlerine saldırılar düzenleniyor, provokasyonlar yapılıyor.

Seçim mitingleri başladı; sataşmalar ve suçlamalar hız kazandı.

Mafya tehditleri, kasetler, şantajlar kaldığı yerden devam ediyor.

Bayiler galericilerle, emlakçılar ev sahipleriyle anlaşarak “milleti daha ne kadar soyabiliriz!” derdinde.

Tarikatlar videolarla “şu ehli sünnet, bu değil!” tartışmaları yapmaktan, milleti dinsizlikle suçlamaktan asıl işleri olan tebliği hatırlamıyor bile.

Ev fiyatları 4-5 milyon, araba fiyatları 1-2 milyon, vatandaş “Milyon”un ne olduğunu bilmiyor, Hükümet denetleyeceğiz demekle yetiniyor. (Padişahım çok yaşa!)

……..

Daha fazla saymayacağım ama size birkaç soru sormak istiyorum “acaba sorun sistemde mi yoksa biz toplum olarak bozuk bir millet olabilir miyiz? Yani bizim de parmağımız kırık olabilir mi? O yüzden her alanda problem yaşıyor olabilir miyiz? KPSS’ de soruların çalındığı iddia edildi ve sınav iptal edildi, böyle bir çözüm olabilir mi? Peki hayalleri çalınan o gençler, sisteme güvenini kaybeden o beyinler ne olacak? Boşver birkaç aya yeniden girersin, paran pulun var mı, başka planların var mı!”

Muhalefet ne yapıyor? sistemi konuşuyor, Erdoğan’ı konuşuyor. Hükümet de aynı tonda karşılık veriyor. Fakat şunu unutmayalım ki, yalnızca aptallar sistemin ne olduğunu tartışır!

Sistem başkanlık olmuş, parlamenter olmuş, yarı başkanlık olmuş ne önemi var ki? Biz kendi normatif değerlerimizi oturup kararlaştırabilirsek yönetimin nasıl olduğunun gerçekten bir önemi yok. Büyük devletlere baktığınız zaman Almanya dünyanın en uzun federasyon devleti. İngiltere 1215’te Magna Carta ile bu işe giriyor, 1688 yılında devrim ile kesin olarak başlıyor, üstelik burada kralın olup olmamasının bir önemi yok. Fransa 1793’te kral’ının kafasını kesiyor yeniden krallık geliyor sonra yarı başkanlık geliyor.

Gördüğünüz gibi aslında bu sistemlerin hiçbir önemi yok, bizim ahlaki değerlerimizi; kurallar, kanunlar ve yaşayış tarzı haline getirmemiz gerekiyor. Birlik olmamız gerekiyor. Bakın ne güzel özetlemiş sanatçı:

'Türküleri yapanlar yasaları yapanlardan daha güçlüdür'