Toplumsal ahlak disiplin sistemini kuran ve önemseyen toplumlarda; huzur, güven, kardeşlik, barış, yardımseverlik ve dayanışma vardır. Bu da o topluma mutlu bir yaşam sağlar. Ahlak disiplininden yoksun toplumlarda ise; bireyselcilik, bir birini çekememe, fesatlık, hasatlık, iftira, dedikodu, kargaşa, kokuşmuşluk, çürümüşlük, bilgisizlik saygısızlık, büyüklerini tanımama alır başını gider. Bu durumlara karşı herkes susar bahane arar, başkası müdahale etsin anlayışı egemen olur ve bu kural haline dönüşür. Toplumsal felaketler geldiğinde herkes şaşırıp kalır. Ne yapacağını bilemez sanki bir akıl tutulması olur. Bireyler niye böyle oldu , niçin kimse bir şey yapmıyor? Toplum neden susuyor ? der dururlar. Birey olarak suçu kendisinde görmez hep başkasında ararlar. Oysa toplumsal ahlaka sahip çıkmayan herkes olan felaketten sorumludur. Ama kimse sorumluluk almak istemiyor.

Bu durumda toplumsal çöküşü getirir. Ve en kötüsü de Yaşadığımız bu imaj çağında (yalan üzerine kurulan düzen) toplumsal ahlak disiplini deprem gibi sarsar ve toplumun çöküşünü hızlandırır. Toplum felaketler üstüne felaket yaşar ne yazık ki toplum bu durumu olağan karşılar. Sizce de başımıza üst üste gelen felaketler ve bir o kadar da savunmasız oluşumuz toplumsal ahlak disiplininden yoksun oluşumumuzdan kaynaklanmıyor mu ? Bence unutmamız gereken tek şey güzel bir ahlaka sahip olmayı şiar etmektir. Bunu başarırsak belki de bu felaketleri atlatabiliriz veya en azından yeni felaketlerin gelmesini önleye biliriz öyle değil mi?
Hz.Muhammet (S.A.V.) buyuruyor "Kim güzel ve temiz bir ahlaka sahip ise kendisine cennetin ortasında bir köşk edinmiştir."

Allah cümlemize güzel ve temiz bir ahlak nasip etsin.