Op.Dr. Ömer Sanrı
Bir Sonuç Bakar Mısın?
Hekimlerden sıklıkla istenen küçük bir ricadır: “İki dakikada sonuç bakmak.”
Hekim ya hayır der ya da yüzünü ekşite ekşite bir yandan sonuca bakarak bir yandan da “hasta gelsin” der. Bu sözü duyar duymaz ricacı küplere biner. (Haklarını yemeyelim sağlıkta şiddet şehrimizde ülke ortalamasının altında. Şırnaklımız hala naif hala kibar kalabilmeyi başarmıştır). Şiddete başvurmasa de içinden sayıyordur: “Ne vardı yani, baksa iki dakika incileri mi dökülür?”
“Bu doktor milletinin de burnu çok havada”
“Yaşlı annemi hastaneye getirteceksin de ne olacak”
Tüm iyimserliğimle ricacının içinden geçenlerin bunlar olduğunu tahmin ediyorum. Gelin bu meseleyi derinleştirelim. İki dakikamızı almayacak bir sonuca (hasta varken veya yokken) neden bakmak istemiyoruz.
Bu durumu anlamak için önce ideal bir doktor muayenesini tanımlamam lazım. Bize tıp fakültelerinde ideal bir muayenenin en az yarım saat sürmesi gerektiği öğretilir. Bu hesapla bir hekim başka hiçbir şeyle (servis, yoğun bakım, acil vs) uğraşmasa bile sekiz saatlik mesaide ancak on altı hasta bakabilir. Günlük yüze yakın hasta bakmamıza rağmen poliklinik kapılarımızdaki yoğunluk hiç bitmiyor maalesef.
Muayene anamnez ile başlar. Anamnez ise öykü almayla. Kişi başına gelen hadiseyi önemli, önemsiz ayırt etmeksizin anlatır. Doktor önemli gördüğü hadiseleri sorular sorarak derinleştirir. İdeal muayenede bu diyalog en az on beş dakika sürer. Muayenenin ikinci aşaması fiziki muayenedir. Kişinin anlattığı şikayetlerin delillerini doktor kişinin vücudunda arar. Kah dokunarak, kah vurarak, kah stetoskop ile dinleyerek.
Güncel tıbbi teknolojilere rağmen halen doğru tanının yüzde yetmişi anamnez ve fizik muayene ile konur.
Anamnez ve fizik muayene sonrası hekim şüphelendiği hastalıkları doğrulamak veya ekarte etmek için bazı testler isteyebilir. Ve “Bir sonuç” sorunu başlar. Muayene mecburen kesintiye uğrar.
Bu testlerin sonuçları bazen aynı gün bazen de günler sonra çıkar. Günler sonra elinde sonucu olan hasta “İki dakika şu sonuca bak. Ben gideyim” diye düşünür. Ancak unuttuğu bir şey var. Hekim bunca zaman boş durmadı. Yüzlerce hasta baktı. Hepsinin bırakın şikayetlerini, anamnezini, isimlerini dahi akılda tutamaz. Yani o sonuçları doğru değerlendirmek için anamnez ve fizik muayeneyi baştan yapması gerekmektedir. Buna vakti olmayan hekim (malum randevu sisteminde hekimin vakti kendine ait değil randevu sahibine aittir) kısa sürede sonuç bakmayı ret eder. Sanılanın aksine eline yapışacağı için değil hastasına gerekli özeni gösteremeyeceği için. Çünkü hiçbir hastanın sağlığı, dolayısı ile canı yarım yamalak iki dakikaya sığdırılacak kadar ucuz değildir.
Başlığa konu soruyu şimdi ben sorayım: “ İki dakikada sonuç bakalım mı?”
Maalesef biz hekimler bu paradoksa sıkışıp kaldık. Bir yandan vicdanımız bu özensiz işi yapma diyor, öte yandan aynı vicdan “Yazıktır! Allah bilir ne zamana randevu bulabilir” diye dürterek iki dakikaya bir sonuç sığdırıyor.
Sağlıkla kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.