Ceyhan ERENER-GÜNDEM

Ceyhan ERENER-GÜNDEM

Yamyamlar Bizden Daha Medeni!

Yamyamlar Bizden Daha Medeni!


Aklın kurallarına uyarak barbar diyebiliriz Yamyamlara, ama bize benzemiyorlar diye barbar diyemeyiz onlara; çünkü barbarlıktan yana onları her bakımdan aşmaktayız. Savaşları soylu ve yiğitçe idi. Onlar savaşlarını değer yargıları için yapıyorlar yeni topraklar kazanmak uğruna değil. Çünkü bu yamyamlar, doğanın bereketinin onlara her şeyi çabasız ve çilesiz bol bol sağladığının farkındaydılar. 
Herkes kendi yaşında olanlara kardeş, kendinden genç olanlara evlat diyor ve bütün yaşlılar herkesin babası sayılıyor. Yaşlılar öldükten sonra tüm varlıklarını bölmeden herkese miras bırakıyor. Böylece doğanın bütün nimetleri herkesin oluyor. Komşuları dağları aşıp kendilerine saldıracak olursa ve savaşı kazanırlarsa, zafer şereften başka bir şey sağlamıyor onlara; değer ve erdem bakımından üstünlüklerini göstermiş oluyorlar sadece. Yenilenlerin malına mülküne ihtiyaçları olmadıkları için dokunmuyorlar kalkıp vatanlarına geri dönüyorlar. Savaşı diğer taraf da kazanırsa aynı şekilde davranıyorlar. Sözleri ve davranışlarıyla yiğitliklerine en küçük bir toz kondurmaktansa ölmeyi tercih ediyor hepsi. Öldürülüp etlerinin yenmesini daha şerefli sayıyorlar. 
Yukarıdaki paragrafları Montaigne’den okumuştum “Yamyamlar Üstüne” başlığı taşıyordu. Doğrusu beni çok etkilemişti bu sözler, nitekim aklım almıyordu medeniyetin, teknolojinin ve her alanda gelişmişliğin en üst seviyede olduğu böyle bir çağda yaşıyorduk ancak ahlaki olarak yüzyıllarca gerilerdeydik. 
Hak, adalet, sevgi, paylaşma gibi kavramları sadece konuşmalarımızı süslemek için kullanır olduk. İnsanların değerlerini cebindeki para, altındaki araba, yaşadığı ev, giydiği kıyafet ile belirler olduk. “Zengin adamın bildiği her zaman doğrudur, zenginin esprisi daima komik olur” gibi sözler kültürümüzün bir parçası haline geldi. Bir yerlere gelmek için bile varlıklı olmak şartı konuldu adeta.
Düşünsenize siz hiç fakir cumhurbaşkanı, fakir başbakan, fakir bakan, fakir milletvekili, fakir belediye başkanı, fakir siyasetçi ya da fakir bir yönetici gördünüz mü? Ben söyleyeyim görmediniz, hatta göremezsiniz. Çünkü bizim toplumumuzda itibar, saygı, güven sadece varlıklı olanlara veriliyor. 
Bakara Suresi’nde, Yahudiler, peygamberlerinden kendilerine bir hükümdar tayin etmesini isterler ve onun önderliğinde Allah yolunda savaşacaklarını söylerler, “Peygamber onlara, ‘Bilin ki Allah Talut’u size hükümdar olarak gönderdi. Dedi. Bunun üzerine, ‘Biz hükümdarlığa daha layık olduğumuz halde, kendisine servet ve zenginlik yönünden geniş imkanlar verilmemişken, o bize nasıl hükümdar olur?’ dediler. 
Görüyorsunuz ya dostlar zihniyet aynı, yüzyıllardır değişen bir durum yok. 
Memleketimizin %80’i fakir %20’si varlıklı ancak yönetim zenginlerin elinde halbuki bunda bir terslik var. Fakir halkın milletvekilini, belediye başkanını ve yöneticisini kendisinin seçebilmesi gerekiyor. Yani aslında kendinden olanı kendine yönetici yapabilmesinin kaçınılmaz olması lazım. Yoksulun halinden ancak ondan olan anlar. Açlığı, sefaleti yaşayana soracaksın. Yani damdan düşenin halinden damdan düşen anlar misali. 
Ancak dedim ya ortada ters giden bir şeyler var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ceyhan ERENER-GÜNDEM Arşivi