Köylünün biri baltasını kaybetmiş. Komşusunun oğlundan kuşkulanmış. Daha sonra çocuğa dikkat kesince tüm hareketlerinin bir hırsız hareketine benzediğini görmüş. Hırsız gibi konuşuyor. Hırsız gibi yürüyor ve öyle davranıyormuş. Ancak ertesi gün tarlada bulunan aletlerinin arasında baltasını bulmuş. Sonra çocuğa yeniden bakmış; bütün diğer çocuklar gibi yürüyor. Konuşuyor ve davranıyormuş.  

Tüm ülkede zam yağmurları protesto ediliyor. Yürüyüşler yapılıyor. Gelen fahiş faturalar yakılarak ödenmeme kararı alınıyor. Özellikle bu süreçte elektrik faturalarına karşı tepki normalin üzerinde. Eylemler genellikle elektrik dağıtım şirketlerine yönelik yapılıyor. İstisnasız ülkenin tüm bölgelerinde aynı durum var. Ancak her ne hikmetse ülkenin doğusunda da yapılan bu eylemler bazı kendini bilmezler tarafından farklı yöne çekilmeye gayret ediliyor: 

“Yılda iki tane fatura ödemeyen provokatör kesim, elektrik faturaları için sokağa döküldü.” ve “Elektrik kaçağının en çok yapıldığı il elektrik faturalarını protesto etti.” Gibi haber başlıkları hangi mantıkla atılmaktadır. Üstelik bunu yapan gazete (paçavra) kendisini İslami ve dindar olarak lanse ettirmektedir. Şırnak’ta kaçak elektrik kullanılmadığını söylemiyorum ancak yapılan denetimler de oldukça sıkı ve yakalananlar çok ağır cezalara çarptırılıyor. Üstelik ülkenin istisnasız her ilinde var olan bir problem bu. Fakat bu faturaları protesto eden insanlarımızın tamamına bir genelleme üzerinden hakaret etmek, hırsızlıkla suçlamak son derece kınanması gereken bir tutumdur. 

Lütfen bu millete bunun bir izahını yapsınlar; Müslümanlık, İslam ve din bunun neresinde. Üstelik kaçak yapan insanın protestoda işi ne zaten kaçak yaptığı için faturası yüksek gelmemiştir. Aynı zamanda malum gazeteye göre yılda iki fatura bile ödememiştir. Neden toplanıyor bu insanlar orada neden kendilerini riske atma uğruna kameraların karşısına çıkıyorlar. Akıl, mantık bunu nasıl kabul eder. 

Sevgili Peygamberimiz ne diyor:

"Ey insanlar! İyi biliniz ki muhakkak Rabbiniz birdir ve babanız da birdir. Bakınız, iyi kulak veriniz ne Arap’ın Acem’e ne Acem’in Arap’a ne beyazın siyaha ne de siyahın beyaza takva dışında herhangi bir üstünlüğü yoktur." "Kim ki, asabiyet (ırkçılık) iddiasında bulunursa bizden değildir, ırkçılık uğrunda savaşan bizden değildir ve ırkçılık uğrunda ölen bizden değildir."

Yaptığınızın; ırkçılıktan, insan ayırmaktan ne farkı var. Tüm ülke aynı eylemi yaparken buradaki halk yapınca kötü niyetli oluyor. Vazgeçin bu öfke dilinden, vazgeçin bu ötekileştirme mantığından. Bu ırkçı zihniyet var oldukça bu ülkenin ne teröre ne de düşmanlara ihtiyacı var siz hepsini kendi başınıza sağlıyorsunuz. 

O zaman bundan sonra illeri kategorilere ayıralım: 

Suç oranının en fazla olduğu illerin konuşma hakkı yoktur. 

Kadın ölüm oranının en çok olduğu iller basın açıklaması yapamaz. 

Eğitim düzeyi en düşük illerin protesto yapma hakları ellerinden alınmıştır gibi kurallar koyalım.

Şems-i Tebriz’i ne demişti: “Ne zaman ki iyiliğim kötülük olarak algılandı, anladım ki doğru yoldayım.”

Biz ne diyoruz: “Ne zaman ki ırkçılar, faşistler karşımızda durdu, anladık ki doğru yoldayız.”