Dr.Öğr.Üyesi Veli TATAR
SABAH VAKTİ YAKIN DEĞİL Mİ
Kur’ân-ı Kerim okurken Hz. Peygamber’in “Beni yaşlandırdı” dediği Hûd Sûresinin 81. Ayetinin sonundaki “Eleyse’s-Subhu Bi-karîb” (Sabah da yakın değil mi?) sözüne gelince derinlere dalmamak elde değil. Sabah vaktinde Lût Peygamber’e kavminin helak edileceği haberini getiren meleklerin sözüydü “Eleyse’s-Subhu Bi-karîb”. “Aileni al ve sabah olmadan burayı terk et” dediler Lût Aleyhisselama. Evini, yurdunu, inkarcı kavmini bırak ve git. Hani kavmi kadınları bırakarak kendi cinslerine yaklaşmaya yeltenip Allah’ın varlığını inkar etmişlerdi. Lût Aleyhisselamın tebliğ ve davetini de geri çevirmişlerdi. “Uyardığın azabı getir” demişlerdi. En sonunda da helak haberini vermek için erkek kılığında gelen meleklere sataşmaya başlamıştı bu azgın ve inkarcı kavim. Bu davranışları da bardağı taşıran son damla olmuştu. Sonra geldi gelmekte olan. Derinlere götüren ve ibretlerle dolu “Eleyse’s-Subhu Bi-karîb” sözünü dillendiren melekler geldi. Lût Peygamber’in evinde Yüce Allah’ın elçileri. Dışarda onları isteyen azgın kavim. Sabah vakti helak edileceğini bilmeyen bir kavim. Ey inkarda ve azgınlıkta aşırı giden kavim. Bu elçiler Allah’ın emri ile sizi helak etmek için geldi. Sabah vakti helak edileceksiniz. Azgınlıkta ve inkarda ileri gitmeniz buna sebep oldu. Şuan gece yarısı sabah vakti helak olacaksınız. Keşke tövbe edip Allah’a inansaydınız. Bu çirkin eylemlerinizi sonlandırsaydınız. Bir sabah vakti helak olmazdınız belki ancak sizin aşırıya gitmeniz helak olmanıza sebep oldu. Sabah vakti gelmeden tövbe etseydiniz. “Eleyse’s-Subhu Bi-karîb” Sabah vakti yakın değil miydi? “Elçiler “Ey Lût! Biz rabbinin elçileriyiz. Onlar sana asla dokunamayacaklar. Sen gecenin bir vaktinde ailenle birlikte yola çık. Eşin hariç, sizden hiç kimse geride kalmasın. Çünkü onların başına gelecek olan, şüphesiz onun başına da gelecektir. Onlar için belirlenen zaman, sabah vaktidir. Sabah da yakın, değil mi?” dediler.” (Hûd, 81). Sabah vakti yakındı. Gün ağarmadan Lût Peygamber ayrıldı evinden ve yurdundan. Üstelik kızlarının annesinin yani eşinin inkarcılara yardımcı olması sebebiyle helak olmasının hüznü ile. Sonunda yaklaştı yaklaşmakta olan zaman. Sabah vakti. Yaklaştı sabah vakti. Lût Aleyhisselam ayrıldı yurdundan yaklaşmadan sabah vakti. Ve şöyle buyurdu Alemlerin Rabbi “Emrimiz gelince oranın altını üstüne getirdik ve üzerlerine sağanak halinde, Rabbin katında işaretlenmiş taşlar yağdırdık. Böyle cezalar zalimlerin başından hiç eksik olmaz.” (Hûd, 82). Şimdi anlıyorum Peygamber Efendimizin “Beni Hûd sûresi yaşlandırdı” sözünün derin manasını. Ümmetinin de bir sabah vakti helak edilmesinden endişe duyuyordu iki cihan güneşi. İbret alalım bu ayetten. İbret olsun bizlere bu söz. Sabah vakti yaklaşmadan tövbe edelim günahlarımızdan. Yarın tövbe edeceğim diyerek uyuyup bir daha uyanmayanlardan olmayalım. Sabaha bırakmayalım. Sabahlar gelmeden tövbe edelim. Hemen bu gece evet bu gece. Bırakmayın sabaha. Ertelemeyin. Yaklaşıyor sabah. Belki farkında değiliz ama “Eleyse’s-Subhu Bi-karîb”, Sabah da yakın değil mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.