Prof. Dr. Nurullah AGİTOĞLU

Prof. Dr. Nurullah AGİTOĞLU

COĞRAFYA VE İNSAN; CUDİ VE BİZ

İbn Haldun veya bazı araştırmacılara göre Ahmet Hamdi Tanpınar’a ait olan bir söz var: ‘Coğrafya kaderdir.’

Kadere inanan müminler olarak ‘kaderimizi seviyoruz’; ‘coğrafyamızı seviyoruz’, ‘Cudimizi seviyoruz’. İnsanlığın ikinci anavatanı, beşeriyeti ikinci defa doğuran coğrafyayı.

Biz kaderimizi Cudi’nin yamacında yoğurduk, rüzgârını içimize çektik, suskunluğuna hikâyemizi fısıldadık. Cudi ile tarih boyunca arkadaş olduk.

Cudi yalnızca bir dağ değil; Nuh’un (as) gemisine yurt olmuş, suskunluğunda vahyi taşıyan çağların izini saklayan bir emanettir.

Taşında peygamberlerin izleri, toprağında secdelerin kokusu var, Cudi’nin.

Biz onun eteklerinde sabrı öğrendik, kaderi tevekkülle karşıladık, gölgesinde insan kalmaya çalıştık.

Cudi kurtuluşun gemisini simgeler; insanın içe doğru yolculuğunda, kalbinin sığınacağı gemiyi.

Tasavvuf düşüncesinde, dünya üzerinde mübarek, mukaddes diye nitelenen yerler, bir şekilde ilahi lütuf ve tecellilere mazhar olmuş veya mazhar olmaya devam eden yerlerdir. Hak aşıkları için buralar bedenen veya ruhen ziyaret edilmesi arzulanan yerlerdir. (Kaplan, 2014, 596) İşte Cudi böyle yerlerdendir; mukaddes, bereketli ve güzel… Yüce Allah, Nuh Nebi’ye (as) ‘Rabbim, beni bereketli bir menzilde indir’ (Mü’minûn, 23/29) diye dua etmesini öğütlememiş miydi?

Coğrafyamız, memleketimiz şereflenmiştir, kutsal bir dağa sahip olmakla. Kutsal dağımız da kıymetlenmiştir, Hz. Nuh’un gemisine liman olup insanlığın ikinci doğuşuna ev sahipliği yapmakla…

Bu yüzden Nuh’un (sa) gemisi kurtuluşun simgesi dedik ya. Örneğin Sünneti kurtuluş vesilesi gören bazı âlimler “Sünnet, Nuh’un gemisi gibidir; binen kurtulur, binmeyen helak olur” derler. Kimisine göre de Ehl-i Beyt Nuh’un gemisi gibidir. Kısacası ‘İslam, Hidayet ve Kurtuluş’ çoğu zaman Nuh’un gemisi örneği üzerinden zihinlerde temellendirilir.

Kimi zaman ilahi aşk söz konusu olunca da ‘Hz. Nuh’un gemisi’ metaforu kullanılır. Ölüm, Nuh (as) Tufanı diye düşünülürken kurtulmanın yolu olarak, Nuh’un (as) gemisi şeklinde nitelendirilen ilahi aşk önerilir. Aşığın gönlünde belirmeye başlayan ilahi aşk, tufan anındaki suların kabarmasına benzetilir. Aşığın gözlerinden akıttığı yaşlar, tufanı hatırlatır. Ömrünün uzunluğu ile tanınan Nuh’un (as) ölümü, insanlara ibret örneği olarak gösterilir. İnsan nefsi Hz. Nuh’un gemisini delen zararlı hayvana benzetilir. (Uzun, 2004, 168) Cudi’nin ev sahipliği yaptığı Nuh Peygamber’den ne kadar da öğreneceğimiz çok şey var.

Bugünün dünyasında, modern dönemin zihin yapısında bile Hz. Nuh ve Tufan’ından çıkarılacak çok dersler var.

Binlerce yıl önce olup biten ve insanlığın ortak hafızasında hâlâ önemini koruyan, Kur’an ifadesiyle “ayet” (Ankebut, 29/15) olan tufan olayından bugün için çıkarılacak derslerden birisi, değer yargılarını belirleyen kriterleri bir daha Allah nazarıyla, onun açtığı pencereden bakarak gözden geçirmenin önemidir. Buna göre “çok'” ancak ebedi değerlere irtibat sağlandığı takdirde anlam kazanır. Bunun dışında “çok” görünen pek çok şey, “yok” olabilir. Az olan ya da görülen ise, eğer ebedi değerlerle bağını sağlam kurduysa bereketli olur. Öte yandan niyet ve emek bir olup Hak rızasını kazanmak amacıyla sarf edildikten sonra sonuç skorunun fazlaca önemi olmaz. Asıl olan temiz niyetle elinden gelenin en iyisini yaparak emek vermektir, bu şart sağlandıktan sonra ister bir kişi ister insanlık iman etsin, çaba sahibi için eşittir, zira o üzerine düşeni yapmıştır. (Şenat, 2014, 57-58)

Hz. Nuh ve Cudi’nin kucak açtığı gemisi, insanlığa çok anlam kattı. İnsan değersiz bir toprak parçasıydı, yaratıcı onu “yokluk” tufanından satın aldı, kendi ruhu ve bilgisiyle donattı. Bu üstün meziyetlerle o hem Nûh hem gemi hem de Cûdi dağı oldu. Ama marifet, zamanın Nûh’u olabilmek ve insanlar arasına demir atmış olan gemiyi yürütebilmektir. Nûh gibi, hiçlik bataklığına batanların imdadına yetişebilmek, onun gibi, gizli ve açık cân olabilmektir. (Tenik, 2015, 439)

Binlerce yıl öncesinden gelen mesajın canlılığını hissetmeli insan Cudi’ye bakınca. Cudi’nin maddi bereketini gördükçe maneviyatı katlanmalı ve manevi yolculukta da katedilmesi gereken tufanlar akla gelmeli.

Cudimiz, Esma-i Hüsna’nın tecellilerini de iyi öğretirken; sınıfta kalmamalı, dersini iyi çalışmalı, insanlığın ikinci atasının öğrencileri olan bizler.

Hz. Nûh (as) insanlığın ikinci atası olduğu gibi ilk resul olarak kabul edilir. Dokuz yüz elli yıl davette bulunarak Allah’ın Sabûr ismine mazhar olduğunu düşündüğümüz Nûh (as), kavminin şiddetli muhalefetine rağmen Allah Teâlâ’nın Gaffâr sıfatına dikkat çekmiştir. Onun rahmetine sığınmayan bu topluluğun akibeti tufanda boğulmak olmuştur. Çünkü Allah inkârcılardan intikamını almada azîz, müminleri kurtarıp nimetlendirmede rahîm’dir. Öyle ki, Allah Teâlâ’nın, müminleri tufandan kurtarması, onların günahlarını bağışladığını (gafûr), onlara ihsanda bulunması merhametini (rahîm) göstermektedir. (Temizkan, 2019, 81)

Cudi’nin mesajını iyi anlamalı insan; doğru okumalı geminin bıraktığı izleri takip ederken Nuh’un çocukları.

Mukaddes bir dağın eteklerinde bereketli bir coğrafyanın çocukları, Şehr-i Nuh’un emanetçileri, insanlığın kadim ev sahipleri, beşeriyetin kurtuluşa koşarken kemale ermek için demir attığı toprakların varisleri…Yolumuz uzun ve azığımız az gibi görünüyorsa da hedefe vâsıl olabilmek için lazım olan her şeyi lütfetmiş Yaratan (cc).

Bize düşen çaba ve gayret.

Nuh Peygamber’in çocuklarına sahip çıkacağız; insanlığa karşı vazifemiz var. ‘Yaratılanı seveceğiz Yaratan’dan ötürü’. ‘Ya dinde kardeşimiz ya insanlıkta eşimiz.’ İslam bize bunu öğretti. Biz, Canan’ımızdan (sas) bunu gördük.

Hz. Nuh’un mesajına sahip çıkacağız. Tüm Peygamberlerin getirdiği ortak mesaja. Müslümanca yaşam ve mümince duruş sergileyeceğiz. Kafire ve zalime karşı ‘eşidda’; mazluma ve mağdura karşı ‘ruhama’ olarak.

Hz. Nuh’un mekanına ve Tufan’ın son bulduğu, geminin ‘istiva’ ettiği coğrafyaya da sahip çıkacağız. Seveceğiz, insanlığı emziren kadim toprağımızı. Kıymet vereceğiz yurdumuza, vatanımıza, Şehr-i Nuh’umuza, Şırnak’ımıza.

Rabbim Peygamberlerin ve özellikle Son Peygamber’in (sas) mesajını alıp uygulayanlardan eylesin bizi. İmtihanı başarıyla verip Nuh’un Gemisi’ne binerek kurtulanlar gibi sahil-i selamete ulaşanlardan kılsın cümlemizi. Âmin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Prof. Dr. Nurullah AGİTOĞLU Arşivi

SABIR

17 Nisan 2025 Perşembe 09:03