Prof. Dr. Nurullah AGİTOĞLU

Prof. Dr. Nurullah AGİTOĞLU

Hz. PEYGAMBER (sas) ve İSTİKAMET

Doğruluk, dürüstlük ve doğru davranış manalarına gelen istikamet, Müslümanın tipik özelliklerindendir. İstikamet üzerinde bir hayat sürmek dinin esaslarından sayılır. Kutsal Kitabımız Kur’ân-ı Kerîm, cennete ulaştıran yolu, sırat-ı müstakim olarak nitelendirir. Her gün namazlarımızda okuduğumuz Fatiha Suresinde bizi istikamet üzere kılması için Rabbimiz’e dua ediyoruz. Konuyla ilgili bir ayette istikamet vasfı çok çarpıcı bir şekilde nazara verilmektedir: “Rabbimiz Allah’tır diyenler sonra da dosdoğru (istikamet üzere) olanlar için ne korku vardır ne de hüzün. Onlar cennetliktir. İşlediklerinin karşılığı olarak cennette ebedi kalacaklardır.” (el-Ahkâf, 46/13-14.)

Nebî-yi Zişân (sas) Efendimiz de birçok hadisinde istikamet kavramı üzerinde ısrarla durmaktadır. Konuyla ilgili dikkat çeken bir rivayet şöyledir: Süfyân b. Abdullah (ra) dedi ki: Yâ Resûlallah! Bana İslâm’da öyle bir söz söyle ki, onu bir daha senden başkasına sormaya ihtiyaç hissetmeyeyim, dedim. Resûlullah (sas) “Allah’a inandım de, sonra da istikamet üzere ol!” buyurdu. (Müslim, “İmân” 55).

Yüce Dinimizin temel öğretilerinde böyle geniş bir yer bulan istikamet vasfının, hayatın akışı içerisinde bize yapacağı büyük bir etki vardır. Bu kavramın insan hayatında sağlamlaştıran, değiştiren ve dönüştüren özelliği üzerinde iyi durmamız gerekir.

İslam’ın temel ilke ve prensipleri, cami ve mescitlere hapsedilecek veya kitapların tozlu sayfaları arasında kalacak esaslar değildir. Hz. Peygamber’in (sas) yaşamında tatbik edilerek hayata aktarılan, örnek alınması için uygulanabilir özellikte olan bir hayat nizamıdır, İslam.

Bu önemli ve ölümsüz ilkelerden biri elbette istikamet kavramıdır. Özellikle günümüz dünyasında belki de her zamankinden fazla istikamete ihtiyacımız vardır. Memuru, işçisi, idarecisi, eğitimcisi, din görevlisi, öğrencisi, esnafı kısacası herkes bu kavrama muhtaçtır ve hiç kimse istikametten müstağni kalacak değildir.

Müslümanın imtihanı belki kolay değildir, ancak karmaşık olduğu da söylenemez. Sade ve anlaşılır bir hayat tarzıdır, bizden istenen. Her şeyden önce katıksız bir iman, ardından temiz bir niyet, arkasından da istikamet gelirse, gerisi çok rahat düzene sokulabilecek salih ameller olarak kendiliğinden takip eder.

Temiz ve dürüst nesiller yetiştirmek istiyorsak, salih evlatlar büyütme derdindeysek, vatana, millete, ümmete ve bütün insanlığa faydalı bireylerin hep var olması kaygısında isek, istikamet kavramı hep gündemimizi meşgul etmelidir. Sadece gündemde kalmamalı hayatımızın akışı içinde kalıcı davranışımıza dönüşmelidir.

İnsanların hayırlısı, insanlara faydalı olandır’ nebevî düsturunca hareket etmek durumundayız. Bunun için de müstakim kullar olma yolunda hep bir mücadele içinde olacağız. İstikametin olmadığı yerde ne insana ne de topluma fayda olmaz. Belki de formülümüz şöyle olmalı: Doğru bir yola, doğru düşünceler ve doğru metotlarla varabiliriz. ‘…İnandım de, sonra dosdoğru ol’ emrinin sırrı da budur.

İstikametin ve dürüstlüğün damarlarına işlediği bir toplum olmamız duasıyla…

Prof. Dr. Nurullah AGİTOĞLU

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Prof. Dr. Nurullah AGİTOĞLU Arşivi