Emaneti dağlara veren Allah’a hamd olsun, o dağlar ki taşımaktan korkup kabul etmedi…
Bir de dağın eteğinde aciz ve fakir olan insan bu mukaddes ve kutlu emaneti omuzlarına aldı ve ebede kadar taşımak kudsiyetinde bulunacak…
Ödemekle mükellef ödedikçe çoğalan bir nimetle müşerref edilmiş.
Ona iman etme nimetini verip göğsünde imanı bir mücevher gibi yerleştiren Allah’a hamd olsun.
Şuurlu aklın parlaklığını ve vicdanın terazisini dem ve damarlarmıza yerleştiren Allah’a hamd olsun.
O ki gönderdiği zata doğduğunda bile ümmet ümmet dedirten kudrete hamd olsun.
Evet en büyük davamız olan iman, bizi birbirimize bağlayan, aynı zamanda kopmaz bir ip, bir halat, bir gönül bağıdır.
Bu ümmet herşeyden ve herkesten evel birbirine borçlu.
Doğduğunda 'ümmet ümmet' diyen peygamberin ümmetine ne oldu da bebekleri öldürüldüklerinde, diri diri toprağa gömüldüğünde, üstlerinde ateş bombaları indirildiğinde, ümmet ümmet demeye cesareti yok veya yok edilmiş müslümanlar, bana dokunmayan yılan bin yaşaşın mantığı ile hareket etmektedir.
Evet evet evet
Uçamayan kuşa borçluyuz,
Beşiğinde öldürülen bebeğe borçluyuz,
Ve yeşeremeyen ota borçluyuz,
Aklımız divane mi oldu şuurumuz yok mu oldu ki bir milyarın üstünde nüfusu olan bu müslüman ümmet inancını gavurlara mı teslim etti…!?
Nerde kaldı imanımız, davamız, şuurumuz…!
“Elestu bi rabbiküm kalu bela”
hitabının cevabı hangi gönül sayfamızda pas tuttu.
Borç bataklığına düştük!!!
Bebeklere, mazlumlara, uçan kuşa, kanadı kırık serçeye, aç yatan çoçuğa, şefkatini verecek bebeğini bulamayan anneye,
Aldığı çikolatayı verecek evladını sağ bulamayan babaya borçlandık.
Evet borç bataklığına daldık ama
haberimiz bile yok.
Hesabı kafirden evvel ümmete sorulacak bir borçun altına girdik ne acı…
“Cihan dolu bela başında varken, ne bağırırsın küçük bir beladan, gel tevekkül kıl!
Tevekkül ile bela yüzünde gül, tâ o da gülsün. O güldükçe küçülür, eder tebeddül.
Lem'alar - 12”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.