Dünya buz tutmuş gibi. Kelimelerde öyle. Karamsar konuşmak istemiyorum. Lakin karamsarlığı ancak kelimelerle yok etmek zorunda olduğumu düşünüyorum.
Her şey çok hızlı ilerliyor. Ve çoğu şey beraberinde hızla yok oluyor. Yaşamın anlam bütünlüğü yok olmuş gibi.
Sizde farkında mısınız?
Her şey giderek yok oluyor. Bütün güzel kavramlar hızla dünyamızda tükeniyor. Anlamlandıramadığımız ufak tefek güzellikler kaldı sadece.
Bizi hayatın anlamsızlığına götüren en büyük ipucu, canlının yok oluşudur.
Bakar mısınız etrafınıza! Yürüyen ölülere benzemeye başladık.
Buna bir dur demek zorundayız. Yeni bir hikâye bulmak zorundayız kendimize. İlk başta kendimize sorular sorarak başlayabiliriz; biz bu buhranda kimdik, nasıl tutum aldık ve nerede durduk? Kendimizle ilgili hangi hikâyeyi anlatacağız? Burada bulduğumuz hikâye belki de hayatımızın hikayesi olabilir.
Bir hikâye bulun kendinize. Küçük şeylerle mutlu olabileceğiniz bir hikâye olmalı. Mesela; avuç içinize biraz su bırakıp suyu toprakla buluşturabilirsiniz. Veyahut yüzümüze temas ettirip yaşamın devam ettiği gerçeğini hissettirebiliriz kendimizde. Dediğim gibi bu sadece basit birkaç eylem. Sadece birbirimize zarar vermeyi bırakıp doğanın bize sunmuş olduğu güzel olan her şeyi bir şekilde hayatımıza eklemleyiz. Her insanın kendine göre yaşamı hiç olmadığı kadar zordur. Birbirimize sevgiyi ve değeri veremiyorsak birbirimize temas etmemek en mantıklı yoldur.
Çok çabuk tükeniyoruz. Bir hikâye bulmak ve buz tutmuş evreni biraz ısıtmak zorundayız. Sadece bu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.