Ermeni Mutfağından Şırnak Sofrasına: Kadge Dıfse

Her millet kendi mutfağının en güzel, en zengin mutfak olduğuna inanır. Yemek fuarları, gastronomi festivalleri, televizyon programları... Hepsi bu iddiayı desteklemek için var. Ama ne kadarımız bir yemeğin sadece tadını değil, tarihini, hikâyesini, köklerini de merak ederiz?

Bugün size bir yemekten söz edeceğim. Ne Michelin yıldızlı şeflerin menülerinde var ne de modern gurmelerin radarında. Ama yüzlerce yıllık bir geçmişi, bir halkın inancı, bir diğerinin yaşama şekliyle birleşmiş: Kadge Dıfse.

Türkçeye “pekmez tatlısı” diye çevrilmiş ama bu kelime pek doğru bir tanım değil. Zira Kürt mutfağında bu yemek bir tatlı değil, ana yemektir. İçinde un var, pekmez var... Başka bir şey yok gibi görünse de aslında içinde tarih, kültür, inanç, zor zamanların yaratıcılığı ve komşuluk var.

Komşudan Sofraya

Kadge Dıfse, kökeni itibarıyla Ermeni kültürünün oruç dönemine ait bir yemektir. Ermenilerde “Pun Paregentan” adıyla kutlanan, Büyük Oruç’tan hemen önce gelen bir karnaval dönemi vardır. Eğlenilir, gülünür, bolca yenilir içilir çünkü ardından tam 50 gün süren bir oruç başlar. Bu süre boyunca hayvansal hiçbir gıda tüketilmez; sebzeler, tahıllar ve unlu mamullerle idare edilir. İşte tam da bu noktada yokluktan doğan bir lezzet olarak Kadge Dıfse karşımıza çıkar.

Pekmez ve unun birlikteliğinden oluşan bu yemek, basitliğinin ötesinde besleyici, tok tutucu ve uzun süre dayanıklı bir formdadır. İlk bakışta “tatlı” sanılabilir ama oruç döneminde vücut direncini korumak için adeta bir enerji kaynağıdır.

Zamanla bu yemek Ermeni mutfağından Kürt sofralarına geçmiştir. Komşuluk ilişkileri, kültürel alışverişler ve belki de birlikte geçirilen zorlu kışlar sayesinde. Bugün özellikle bazı Kürt köylerinde hâlâ pişirilir, hem büyüklerin hafızasında hem sofralarda yaşatılır.

Kültür Birbirine Bulaşır

Kadge Dıfse sadece bir yemek değildir; bir hafızadır. Bizi farklı kültürlerin çatışmasından değil, birbirine değmesinden doğan zenginlikten haberdar eder. Tıpkı her baharatın yemeğe ayrı bir tat kattığı gibi, her kültür de bu topraklara ayrı bir lezzet katar.

Kimsenin değil, hepimizin yemeğidir Kadge Dıfse. Hem Ermeni hem Kürt; hem geçmişin hem bugünün.

Bir gün yolunuz doğu köylerinden birine düşerse, tandırın başında buğday kokusu alırsanız ve bir teyze size “Kadge Dıfse pişirdim” derse, sakın “Tatlı mı bu?” diye sormayın. Sadece oturun ve o yemeğin hikâyesini dinleyin. Çünkü bazı yemekler damağı değil, belleği doyurur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Sedat Sevim Arşivi