Bugün kalbimde yüklediğim misyonun etkisinden mi bilmiyorum ama yüreğimin yapmak istediği her şeyi yaptım. Dünyanın bu kadar kötü olmadığı gerçeğini öğretti bana yüreğim. Çok şey yapmadım ama her şeyi yapmış kadar dolu dolu geçirdim bu günü. Uzun zamandır şehrimin sokaklarını dolaşma fırsatım olmamıştı. Pandemi yasağına rağmen az kalmış eski şehrimin tüm sokaklarını gezdim. En kuytu, unutulmuş ama benim tüm anılarımı kapsayan her sokağın tozunu aldım. Bazen de muhabbeti bile olmayan sokakların boşluğunu gezdim. Kuru bir sessizlik vardı o sokaklarda. Kuru sessizliği bozan ise; eski anılarımın kulağımda çınladığı çocuk halimin sesleri idi. Galiba bende bu şehrin boş sokaklarını seviyorum, muhabbetini değil. Her yanı ben dolu, çocukluğum dolu. Mümkün olduğunca kapital düzenin hüküm sürmediği sokakları gezdim bugün. Orada tartıcı çocukların varlığından korkuyordum çünkü. Sokak kenarındaki aç çocuğun tartısı ile tokluğunu tartan insanlar görmek istemiyordum. Olabildiğince utanmayacağım ve umutsuzluğa düşmeyeceğim sokaklarda gezindim gün boyunca. Yerde sayacağım kaldırım taşları yoktu. Topraktan toz tutmuş pantolonumun mutluluğu ile akşam eve giderken annemden uzun süredir pantolonunum toz tutmasından dolayı işitemediğim fırçanın tebessümü vardı bende. Yürüdüğüm sokakların her birinde eskiyi aradım. En çokta bana kocaman kollarını açarak koşan küçük çocukları aradım. Ama bulamadım. Ama bulacağım. Kalbimin özlemiyle ve kısa süre sonra Eylül ayının kalbime yüklediği güçlü misyonla bulacağım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.