Acaba

Usul usul günleri saymaya çalışıyorum. Yarına değil, her geçen gün geçmişe doğru günleri saymak istesem bile, zamanın, o elle tutulamayan özelliğine karşı kayıtsız kalıyorum.

Günler ilerliyor, yanında güzel olan tüm kavramları ve sevgileri geride bırakarak.

Şimdiki zamana dönmeyi zorlaştıran etmenler arasında geçmişe çok fazla takılmak, geçmişle ilgili düşüncelere ve eylemlere verilen değerle birlikte şimdiki zamana verilen değerin azalmasıdır.

Aynı şekilde bunu gelecek zaman için de söyleyebiliriz.

Geleceğimize yön verecek eylemler üzerine kendimizi alıkoyamadan, tekrarlı şekilde düşüncelere dalmak da “şimdiki zamanı” kaçırmamıza yol açabilir. Fakat yaşadığımız çağ o kadar karmakarışık bir hal aldı ki; ne şimdiki zamanı, ne geleceği, ne de geçmiş zamanı bile bize umutlu kılamıyor. İnsanlığın sahip olmuş olduğu tüm güzelliklerin yok olduğu gerçeğini hepimiz bilmemize rağmen hiçbirimiz bir çözüm bulamıyor.

Acaba evrenin sonu mu geldi? Diye düşünüyorum bazen.

Fakat her gün güneş doğup batıyor. Ve gökyüzü halâ mavi. Birde Şırnak sanat sokağındaki çocuklar hâlâ yaşamın ana merkezinde. Fakat büyük bir şey eksik. Uzun zamandır bulamıyorum bu eksikliği. Bulmak istiyorum. Yaşama ve evrene kayıtsız kalmadan güneşin ısısını hissetmek istiyorum...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yüksel BAYAR Arşivi