Bugün Şırnak sanat sokağından geçerken kötü bir şey fark ettim. Herkesin yüzünde gizlenmiş sırları gördüm.
" Herkesten uzak ve gizlenmeye çalışılmış güzel sırlar."
Her geçen gün birbirimizden uzaklaşıp, paylaşmamız gereken güzellikleri bir sır gibi içimizde saklıyoruz.
"Peki nedir bu sırlar. Ve Sırlarınız var mı?"
Eminim ki benimde olduğu gibi sizlerin de sırları vardır. Ve çoğu zaman bunu bir ihtiyaç gibi hissederiz. Ve bununla da kalmaz, açığa çıkması gereken bazı sırlarımızı ömür boyu içimizde saklarız. Ama bunun bazı dönemlerde duygularımızdan kaynaklı ortaya çıkacağının farkına varamıyoruz.
"En önemlisi bizi diğer canlılardan ayıran bu farkın farkındalığını hissetmiyoruz, yâda hissetmek istemiyoruz."
Biz insanları diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerden biri de, bazı zamanlar duygularımızın kendini belli ettirmesidir. Duygularımızın belirli olması hikâyelerimiz ve sırlarımızın da yeri geldiğinde açığa çıkması için yeterli bir sebeptir. Bugün Şırnak sanat sokağından geçerken her 3 kişinin birinde yüzünün tam ortasında gizlenmiş sırlar gördüm. Ve o sırların hikayelerini betimleyebildim.
Eğer biz insanlar duygularımızı belli edebiliyorsak, hikâyelerimizde sürekli dudağımızın ucunda
olur. Ve mezara hiçbir hikâye götürmemişsek bile her şeyin ön planda olduğu, arka planda hiçbir şeyin bulunmadığı resimler gibi oluruz.
Anlatılmamış deneyimlerle deneyim kazanmış yüz hatalarımız, bir takım şeyleri açığa çıkarabiliyor. Bazen yüz hatlarımızın ifadesi bazı sırlarımızı ve hikâyelerimizi açıklayabiliyor. Bizler buna rağmen bazı sırlarımızı söyleyemiyoruz. Ve bunları söylememek için bir sebep arayışına giriyoruz.
Aslında söylemek istemememizin sebebini sadece tek şeyle sınırlandırmamak gerekiyor. Bunu yapmamızın çeşitli sebepleri olduğu
gibi en belirgin sebeplerinden biride söylenecek zeminin olmayışından kaynaklanmaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.