Dr.Öğr.Üyesi Veli TATAR

Dr.Öğr.Üyesi Veli TATAR

ARKEOLOG BEKLEYEN COĞRAFYA (CÛDİ ve GABAR DAĞLARI)

ARKEOLOG BEKLEYEN COĞRAFYA (CÛDİ ve GABAR DAĞLARI)

Cûdi denildiğinde aklımıza Hûd Sûresinin 44. Ayeti gelmektedir. Şöyle buyurmuştu Yüce Allah; Su çekildi; hüküm yerini buldu; gemi Cûdîye oturdu, ‘zalimlerin topunun canı cehenneme!’ denildi (Hûd, 11/44). İnsanlığın ikinci atası Hz. Nûh, tufandan sonra Cûdi dağının eteklerinde yaşamış, insanlık zamanla buradan dünyanın her tarafına yayılmıştır. Cûdi’nin hemen yanı başında bulunan Gabar Dağı da birçok topluluğun yaşadığı bölge idi. Tarih boyunca Cûdi ve Gabar dağlarında ve bu dağların etrafında birçok dine, inanca ve etnik gruplara mensup insanlar yaşamış, bu dağlar birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır.

Hz. Nûh’un gemisinin indiği Cûdi Dağı, farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir coğrafyada yer almaktadır. Arkeolog bekleyen bölgeler sayıldığında Cûdi Dağı ilk sırada yer almalıdır. Nitekim dağda yer alan Sefîne Mescidi ve geminin indiği bölge, arkeolojik olarak araştırılmayı bekliyor. Kim bilir ne kadar çok tarihi eser barındırıyor dağın altı. Cûdi’nin eteklerinde bulunan ve toprağın altında gömülü olduğu söylenen Hz. Nûh’un gerçek köyü (Heştan), Arkeologları bekleyen başka bir medeniyet. Kim bilir Hz. Nuh’un torunlarından ne kalıntılar vardır o toprağın altında. Yine Cûdi Dağının eteğinde Cifane Köyü bulunmaktadır. Bu köyde sözlü kültürde “Sahabe Kabirleri” denilen tarihi mezarlar da yine Arkeolog bekliyor. Şah Köyü başta olmak üzere Cûdi’de birçok eski köy, içerisinde tarihi kalıntılar barındırmakta, bu yapıtlar onları ortaya çıkaracak bir el beklemektedir. Cûdi’de sessiz sessiz keşfedilmeyi bekleyen Sûr, Hoşab, Orta Tepe, Basamak ve Divan heykelleri, tarihlerinin açığa çıkarılmasını bekliyorlar. Aynı şekilde taş köprüler, su değirmenleri, manastırlar keşfedilmeyi bekleyen birer Cûdi hazineleridir.

Tarihi zenginlikleri içinde barındıran Gabar Dağına gelelim. Son zamanlarda petrolün keşfi ile adından çokça bahsedilen ve resmiyette “Küpeli Dağı” olarak bilinen Gabar Dağı birçok keşfe kapı aralıyor. Tarih içerisinde Gabar Dağında farklı din ve etnik gruplara mensup birçok topluluk yaşamış ve arkalarından keşfedilmeyi bekleyen yapıtlar bırakmışlardır. Öncelikle tarihi zenginliğe sahip İnceler köyü (Basret) bölgenin bir çok aliminin yetiştiği bir Gabar Köyüdür. Günümüzde de içinde tarihi kalıntılar, türbe ile eski cami/medrese kapı ve duvarları insanı tarihin derinliklerine götürüyor. Bu yapıtların üzerinde bulunduğu topraklar bir Arkeolog eli bekliyor. Dağın tarihini aydınlatan tarihi türbe, cami ve manastırlar da sessizce keşfedilmeyi ve araştırılmayı bekliyor. Özellikle bir kısmı yıkıntı halinde olan, bir bölümü de ayakta durmaya çalışan Mor Aho Manastırı, Arkeologlara ‘gelin artık’ diyor. Damlataş Mağaraları denince akla Alanya geliyor değil mi? Evet doğru duydunuz Damlataş Mağarası. 200 metre uzunluğunda 30 metre genişliğinde tavanından su damlaları akan bir mağara var Gabar’da. Bu mağara keşfedilmeyi ve Turizm dünyasına açılmayı bekliyor. Aynı şekilde bazı dağlıklarda adeta apartman görüntüsü andıran mağaralar da muhteşem bir doğa güzelliğine sahip. Hatta Apartman Mağaraları denilmektedir bu mağaralara. Onlar da Turizm Dünyasına açılmayı bekliyor. Gabar da yerleşim yerleri olan eski köy kalıntıları, dağlarda yontulmuş evler, binlerce yıl öncesine ait olduğu söylenen Finik Kalesinin kalıntıları, Timur’un Pençeleri, Asur Kaleleri, tarihi hanlar, canlı fosilleri, şelaleler, muhteşem doğa görüntüleri ve daha ismini saymadığım keşfedilmeyi bekleyen birçok tarihi yapıt araştırılmayı ve ortaya çıkarılmayı bekliyor.

Şırnak Üniversitesi tarafından iki defa yapılan “Uluslararası Nuh Tufanı ve Cudi Dağı Sempozyumlarında” bu yapıtların bir kısmı tespit edildi ve tanıtıldı. Ancak bu yapıtların bulunduğu bölgeler Arkeolojik olarak araştırılmamıştır. Cûdi ve Gabar dağlarında keşfedilmemiş birçok tarihi kalıntının bulunduğunu düşünmekteyiz. Bunun için de Cûdi-Gabar dağlarının Arkeolojik olarak geniş bir araştırmadan geçirilmesi ve keşfedilen tarihi yapıtların Turizm dünyasına açılması gerekmektedir. Böylece Türkiye Yüzyılında Petrolün keşfi ile gelişen ve büyüyen Şırnak İli, Turizm dünyasına açılarak daha da gelişecek ve büyüyecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr.Öğr.Üyesi Veli TATAR Arşivi