Leyla EDİŞ
Herkesin Bildiği ve Sessiz kaldığı Sorular Şehrimizde Konuşulmayanlar Üzerine…
Bazı sorular vardır; yüksek sesle sorulmaz. Çünkü cevabı yoktur ya da cevabı duymaya kimse hazır değildir. Şırnak’ta da bu soruların sayısı az değil elbette. Herkesin bildiği ama kimsenin dillendirmediği, konuşulunca ortamı geren sorular… İşte onlar, sessiz kalan sorularımızdır.
En öncelikli soru(N)larımızdan biri; gençler neden burada kalmak istemiyor?
İş imkânı mı yok, umut mu eksik? Yoksa umut etmek mi artık yorucu geliyor? Bu soru çoğu zaman geçiştiriliyor ama her giden gençle birlikte bu şehir biraz daha sessizleşiyor.
Eğitim gerçekten herkes için eşit mi?
Aynı sınavlara giriyoruz ama aynı şartlardan mı geliyoruz? Bu soruyu sormak bile bazen rahatsızlık veriyor. Oysa cevap aramadan ilerlemek mümkün değil.
Kadınlar içinse sessizlik daha tanıdık. Varlıkları çoğu zaman doğal kabul ediliyor ama fikirleri aynı rahatlıkla kabul görmüyor. Çalışan, üreten, okuyan kadınlar var; yine de karar masalarında hâlâ eksikler. Sokakta yürürken, bir işe girerken, bir söz söylerken iki kez düşünmek zorunda kalıyorlar. Bu yük görünmez ama ağırdır. Kadınlar konuştuğunda “fazla” bulunuyor, sustuklarında ise kimse neden sustuklarını sormuyor !!
Bir de konuşulmayan ama hissedilen başka şeyler var.
İşsizlik mesela. Sadece rakamlardan ibaret değil; ertelenen hayatlar demek. Torpilden, tanıdıktan söz edilince insanların gözlerinin yere bakması boşuna değil. Adalet duygusu zedelendikçe, insanlar şehre değil, uzaklara bakıyor.
Bir diğer sessizlik, geçim derdi.
Hayat pahalı, kazanç dar. Bunu herkes biliyor ama konuşurken sanki ayıp bir şeyden bahsediyormuşuz gibi davranılıyor. Oysa geçim derdi sadece cebin meselesi değil; insanın ruhunu da daraltıyor. Gençlerin hayal kuramamasının, ailelerin sürekli endişeli olmasının arkasında biraz da bu yok mu sizce de ?
Bir de konuşulmayan ama herkesin farkında olduğu bir şey daha var: YORGUNLUK. Koca bir yorgunluk..
Bu şehirde insanlar yorgun. Sürekli anlatmaktan, beklemekten, sabretmekten yorulmuşlar. En çok da değişmeye inanmayı sürdürmek yoruyor insanı öyle değil mi?
Şırnak’ın ihtiyacı olan şey; büyük, beylik laflar değil. Küçük ama samimi adımlar. Gençleri gerçekten dinlemek, eğitimi gerçekten eşitlemek, kadınları gerçekten görmek, çalışanlara ve işe ihtiyacı olanlara gereken hassasiyeti gerçekten göstermek. Söz hakkı vermek değil; zaten hak olanı teslim etmek.
Sessizlik bazen kolaydır. Konuşmak ise cesaret ister. Şırnak’ın ihtiyacı olan şey tam da bu cesaret.. Belki de artık soruları çoğaltmanın değil, bazı şeyleri ciddiye almanın zamanı. Cevap vermek zorunda kalacağımız soruları. Rahatımızı bozan, yüzleşmeye çağıran soruları… daha çok susmak değil daha çok konuşmalı artık bu şehir. Ama Kırmadan, ötekileştirmeden, gerçekten dinleyerek konuşmak…
Belki de ilk adım, o sessiz kalan soruları yüksek sesle sormaya cesaret etmektir. Çünkü sorulmayan soruların, verilen cevaplardan daha ağır bir yükü vardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.